Nazal valv darlığı solunum güçlüklerine yol açan yaygın bir sağlık sorunudur. Bu durum özellikle fiziksel aktivite sırasında nefes almayı zorlaştırır. Hastalar genellikle ağızları açık şekilde uyur ve sık sık horlarlar.
Sabahları ise boğazlarında kuruluk ve yapışkanlık hissiyle uyanırlar. Bu belirtiler genel olarak uyku kalitesini düşürür ve kişilerin gün boyunca yorgun hissetmelerine neden olur. Tedavi yöntemleri arasında cerrahi operasyonlar bulunur. Bu operasyonlar nefes almayı kolaylaştırarak yaşam kalitesini önemli ölçüde artırabilir.
Nazal Valv Darlığının Yaygın Belirtileri Nelerdir?
Nazal valv darlığı burun yoluyla hava akışını engelleyerek kişilerin günlük yaşamlarını etkileyen bir dizi semptomla kendini gösterir. Bu rahatsızlık özellikle fiziksel hareketlerde veya yatarken solunumu zorlaştırabilir. Nazal valv stenozunun en belirgin belirtileri arasında;
- Nefes alırken zorlanma,
- Sürekli burun tıkanıklığı,
- Yatay pozisyonda iken artan burun tıkanıklığı,
- Geceleri ağız kuruluğu ve buna bağlı olarak horlama,
- Uyku düzeninde bozulmalar ve sık uyanmalar,
- Gündüz yorgunluğu ve enerji düşüklüğü,
- Fiziksel aktiviteler sırasında nefes darlığı,
- Kronik sinüs enfeksiyonları,
- Koku alma yetisinin azalması,
bulunur. Bu semptomlar nazal valv darlığı olan bireylerin yaşam kalitesini doğrudan etkiler.
Nazal Valv Darlığı Nefes Almayı Nasıl Etkiler?
Nazal valv darlığı solunum sistemini önemli ölçüde etkileyen bir rahatsızlıktır. Bu durum burun valvlerindeki daralmalar sonucunda hava akışının kısıtlanmasına yol açar. İlk olarak burun hava yolundaki direncin artması solunum işlevini zorlaştırır. Solunum sırasında hava dar valv bölgelerinden geçmeye çalışırken yüksek hızlarda ve yüksek basınçlarda akar. Bu durum hava akımının türbülanslı hale gelmesine ve solunumda güçlükler yaşanmasına neden olur.
Ayrıca burun valvlerinin daralması solunum sırasında aşağıdaki etkilere neden olur:
Artan Hava Yolu Direnci:
- Burun valvi burun pasajlarında hava akışını sağlamak için kritik bir noktadır.
- Stenozun bu alanda yaratığı daralma direnci artırır.
Değişen Basınç ve Hız:
- Burun valvi darlığı inspirasyon sırasında yüksek hava basıncı ve hızına yol açar.
- Maksimum hava akımı hızı ve basınç burun valvinde meydana gelir.
Azalan Akciğer Fonksiyonu:
- Nazal tıkanıklık genel akciğer fonksiyonunu düşürür.
- Hipoventilasyon oksijen alımını azaltır ve hipoksemiye neden olur.
Burun Döngüsü ve Refleksleri Üzerindeki Etki:
- Stenoz burun döngüsünü bozar ve kronik tıkanıklığa yol açar.
- Nazopulmoner refleks etkilenir ve hava yolu direnci artar.
Uyku ile İlgili Solunum Bozuklukları:
- Stenoz ağızdan solunuma ve horlamaya yol açabilir.
- Bu durum ağız kuruluğu ve boğaz ağrısı gibi sorunlara neden olur.
Nazal Valv Darlığı Horlama Ve Uyku Apnesine Neden Olabilir Mi?
Nazal valv darlığı solunum yollarındaki akışı engelleyerek hem horlama hem de uyku apnesine yol açabilen bir sağlık sorunudur. Bu durum burun valfinin daralması sonucu nefes almayı zorlaştırır ve solunum sırasında hava yolunda türbülans oluşturur.
Türbülans nedeniyle üst solunum yollarındaki yumuşak dokular titrer ve bu da horlamaya sebep olur. Ayrıca burun tıkanıklığı kişileri ağızlarından nefes almaya zorlar bu da horlamayı daha da kötüleştirir. Özellikle uyku sırasında burun tıkanıklığının artması uyku apnesi riskini de artırır.
Burun valfi darlığından kaynaklanan artan burun direnci uyku apnesinin gelişiminde ve kötüleşmesinde etkili olabilir. Nefes almak için gereken çabanın artması apne veya hipopne ataklarına yol açabilir. Bu ataklar hava akışının tamamen veya kısmen bloke olması durumlarıdır.
Artan Çaba ve Direnç:
- Uyku apnesinde hava yolunun çökmesine neden olur.
- Obstrüktif olaylara katkıda bulunabilir.
Yumuşak Dokuların Çökmesi:
- Negatif basınç artışına neden olur.
- Uyku sırasında hava yolunun istikrarsızlaşmasına yol açar.
Nazal valf darlığı olan bireylerde burun açıklığının iyileştirilmesi bazı semptomları hafifletebilir. Ancak bu iyileştirme uyku apnesinin şiddetini doğrudan etkileyebilir. Özellikle Sürekli Pozitif Hava Yolu Basıncı tedavisinin etkinliğini artırarak gerekli basıncın azaltılmasına ve hasta uyumunun iyileştirilmesine yardımcı olabilir.
Nazal Valv Darlığı Nasıl Teşhis Edilir?
Nazal valv darlığı burun yapısındaki bazı anormallikler sonucunda ortaya çıkar ve çeşitli yöntemlerle teşhis edilir. Teşhis süreci hastanın şikayet ve geçmiş tıbbi bilgilerinin detaylı incelenmesiyle başlar. Hastanın belirttiği semptomlar büyük önem taşır ve bu durumlar titizlikle değerlendirilir. Burun tıkanıklığı gibi belirtiler teşhisi yönlendiren temel faktörlerdendir. Doktorlar fiziksel muayene yöntemlerini kullanarak burun yapısını gözlemleyip değerlendirir. Bu aşamada nazal endoskopi ve anterior rinoskopi gibi işlemler uygulanır:
- Anterior Rinoskopi: Burun içini doğrudan inceleme yöntemidir.
- Nazal Endoskopi: Burun içi yapıları daha detaylı görmeyi sağlar ve valv darlığı gibi spesifik sorunları belirler.
Bu muayeneler sırasında Cottle manevrası ve modifiye Cottle manevrası gibi testler yapılır. Bu testler burun valvinin fonksiyonunu ve hava akışını değerlendirir. Ek olarak görüntüleme teknikleri de teşhis sürecinde büyük bir role sahiptir. Bilgisayarlı Tomografi burun içi anatomiyi ve tıkanıklık kaynaklarını net bir şekilde gösterir. Yeniden biçimlendirilmiş BT görüntüleri burun valv açısını ve septum deviasyonlarını belirler.
- Bilgisayarlı Tomografi (BT) Taramaları: Yapısal değerlendirmeler için kullanılır.
- Rinomanometri ve Akustik Rinometri: Hava akışı ve direnci ölçer.
Son olarak özel derecelendirme sistemleri kullanılarak burun valv çökmesinin derecesi objektif olarak değerlendirilir. Örneğin Ottawa Valv Çökme Ölçeği klinik değerlendirmelerde güvenilir veriler sunar.
Nazal Valv Darlığı Ameliyatı Nasıl Yapılır?
Nazal valv darlığı ameliyatı hava yolunu genişletme amacı taşır. Bu cerrahi işlemler nefes almayı kolaylaştırarak bireylerin yaşam kalitesini artırır. Ameliyat teknikleri hastanın durumuna göre belirlenir ve birkaç farklı yöntem kullanılır. Öncelikle Alar Batten Greftleri burun yapısını desteklemek için uygulanır. Bu greftler sayesinde lateral duvarlar güçlendirilir.
- Alar Batten Greftleri: Lateral duvarları desteklemek amacıyla yerleştirilen kıkırdak greftleri.
- Yayıcı Greftler: İç burun valfinin açısını genişletmek için septum ve üst lateral kıkırdak arasına konumlandırılan greftler.
- Kelebek Greftleri: Dinamik çökmeyi engellemek için burun valf bölgesine yerleştirilen kelebek şeklinde kıkırdak parçası.
- Z-Plasti: Burun dokularını yeniden konumlandırmak için yapılan Z şeklinde kesiklerle burun valf alanını genişletme.
- Dikişler: Burun yan duvarını dışarı çekerek burun valf alanını açan dikişler.
- Kıkırdak Yeniden Konumlandırma: Mevcut burun kıkırdağını yeniden düzenleyerek valfin açıklığını destekleme.
- Sıcaklık Kontrollü Radyofrekans Ablasyonu: Greft veya dikiş gerektirmeden burun valfi etrafındaki dokuları küçülten radyofrekans enerjisi.
Nazal Valv Darlığı Ameliyatı Sonrası İyileşme Süresi Ne Kadar Sürer?
Nazal valv stenozu ameliyatı sonrası iyileşme süreci birkaç aşamadan oluşur ve her bir aşama farklı beklentileri beraberinde getirir. İyileşme süresi genelde hasta sağlığına ve uygulanan cerrahi tekniğe göre değişiklik gösterir. Hastalar operasyon sonrasında çeşitli iyileşme belirtileriyle karşılaşabilirler.
Ameliyat Sonrası İlk Dönem (İlk 24-72 Saat):
- Şişlik ve ağrı en yoğun hissedilir.
- Soğuk kompres uygulamak ve reçeteli ağrı kesiciler almak faydalı olabilir.
- Başın yüksekte tutulması şişliği minimize eder.
İlk Hafta:
- Dinlenme önerilir.
- Yorucu aktivitelerden uzak durulmalıdır.
- Buz paketleri şişlik için yardımcı olabilir.
Ameliyattan İki ila Üç Hafta Sonra:
- Hafif aktivitelere dönüş yapılabilir.
- Ağır kaldırma gibi yorucu faaliyetlerden kaçınılmalıdır.
Dört ila Altı Hafta:
- Şişlik büyük oranda azalmış olur.
- Normal aktivitelere dönüş başlar ancak burnu zorlayacak hareketlerden sakınılmalıdır.
Uzun Vadeli İyileşme:
- Tam iyileşme birkaç ay sürebilir.
- Takip randevuları iyileşmeyi izlemek için gereklidir.
Nazal Valv Darlığı Ameliyatının Riskleri Veya Komplikasyonları Nelerdir?
Nazal valv darlığı ameliyatının riskleri veya komplikasyonları hastaların bilmesi gereken önemli detaylardır. Her cerrahi işlem gibi bu prosedür de çeşitli riskler taşır. Ameliyat bölgesinde enfeksiyon gelişebilir. Enfeksiyon riskini azaltmak için ameliyat sonrası bakım ve hijyen protokollerine sıkı sıkıya uyulmalıdır. Ayrıca hem ameliyat sırasında hem de sonrasında kanama meydana gelebilir. Cerrahlar bu durumu minimize etmek için özenli teknikler kullanır ve hastalara belirli aktivitelerden kaçınmaları yönünde talimatlar verir.
- Enfeksiyon: Cerrahi bölgede mikrop kapma riski.
- Kanama: Operasyon sırası veya sonrasında meydana gelebilir.
Ameliyattan sonra burun bölgesinde şişlik ve morarma oluşması muhtemeldir. Bu durum genellikle birkaç hafta içinde iyileşir. Yara izi hem iç hem de dış kısımda belirebilir ve bu durum uygun yönetilmezse estetik kaygılara yol açabilir.
- Şişme ve Morarma: Genellikle birkaç hafta içinde geçer.
- Yara Oluşumu: İç ve dış yara izleri görülebilir.
Operasyon sonrası burun şeklinde değişiklikler olabilir ve bu durum bazen hasta memnuniyetini etkileyebilir. Greft kullanımı ile desteklenen valv yapısı asimetri veya burun şeklindeki değişikliklere neden olabilir. Ek olarak bazı vakalarda ameliyat sonrası burun tıkanıklığı tam olarak çözülmez ve ek prosedürlere ihtiyaç duyulabilir.
- Asimetri: Burun şeklinde eşitsizlikler olabilir.
- Kalıcı Tıkanıklık: Ameliyat sonrası devam edebilen tıkanıklık.
Valv yeterince desteklenmezse veya kıkırdak greftleri uygun çalışmazsa hastalar burun fonksiyonlarında değişiklikler yaşayabilir. Greftlerin yer değiştirmesi veya emilimi gibi komplikasyonlar ciddi rahatsızlıklara yol açabilir. Genel anestezi kullanımı bazı hastalarda advers reaksiyonlara sebep olabilir.
- Fonksiyonel Komplikasyonlar: Burun hissi veya fonksiyonlarında bozulmalar.
- Kıkırdak Greft Komplikasyonları: Greftlerin yer değiştirmesi gibi problemler.
- Genel Anestezi Riskleri: Advers reaksiyonlar ve iyileşme sürecinde komplikasyonlar.
Kaynakça:
https://my.clevelandclinic.org/health/diseases/24977-nasal-valve-collapse
https://emedicine.medscape.com/article/877468-overview?form=fpf
1978 yılından Malatya da doğan Murat Topdağ ilk ve orta öğrenimini tamamladıktan sonra lise eğitimini İstanbul da yapmış ve üniversite eğitimini Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İngilizce bölümünde bitirmiştir. 2004 yılında Kocaeli Üniversitesi Kulak Burun Boğaz Anabilim dalında uzmanlık eğitimine başlayan Murat Topdağ 2017 yılına kadar burada çeşitli görevlerde bulunarak eğitim ve akademik hayatına devam etmiştir. 2017-2022 yılları arasında Acıbadem Altunizade hastanesinde çalışan Prof.Dr. Murat Topdağ evli ve 2 çocuk babası olup 2022 yılından itibaren kendi kliniğinde hastalarına hizmet vermeye devam etmektedir.