Damak Kanseri Nedir? Belirtileri, Nedenleri ve Tedavisi

damak

Damak kanseri ağız boşluğunun kritik bir alt bölümünde ortaya çıkar. Sert damak; palatin ve maksiller kemiklerin birleşiminden meydana gelir. Yumuşak damak ise orofarenksin alt kısmını kaplar. Bu iki bölge anatomik olarak farklı yapıdadır. Sert ve yumuşak damakta görülen en yaygın tümörler arasında skuamöz hücreli karsinom ve mukoepidermoid karsinom bulunmaktadır. Ayrıca adenoid kistik karsinom gibi daha nadir maligniteler de bu bölgelerde gelişebilir. Bu tür kanserler genellikle damak yapısını etkileyerek ciddi sağlık sorunlarına yol açar.

Damak Kanseri Etiyolojik Faktörleri

Tütün ve alkol kullanımı, sert damakta malign lezyonların oluşumunu tetikleyebilir. Bu etki yüksek sıcaklıkların neden olduğu dokuların zarar görmesinden kaynaklanır. Ayrıca kötü ağız hijyeni ve tahriş edici ağız gargaraları da damak lezyonlarına katkıda bulunabilir.

Ağız mukozası üzerindeki kronik travmalar ve kötü oturan protezler, mukoza üzerinde sürekli hasara yol açar. Bu da malignite riskini artırır. A vitamini eksikliği ve Human Papilloma Virüsü enfeksiyonu da damak kanseri riskini artıran diğer faktörler arasındadır.

Risk faktörleri listesi:

  • Tütün ve alkol kullanımı
  • Kötü ağız hijyeni
  • Tahriş edici ağız gargaraları
  • Kronik oral mukoza travması
  • Kötü oturan protezler
  • A vitamini eksikliği
  • Human Papilloma Virüsü (HPV) enfeksiyonu

Minör tükürük bezi maligniteleri ve mukozal melanoma gibi spesifik damak kanserleri, genetik yatkınlık ve hormonal değişiklikler gibi belirgin nedenlerle ilişkilendirilmiştir. Ancak bu türlerin kesin nedenleri henüz tam olarak anlaşılamamıştır. Kaposi sarkomu ve Non-Hodgkin lenfoma gibi sistemik hastalıkların etkisi, viral enfeksiyonlar ve immünosüpresyon ile güçlenir. Bu faktörler, damak dahil olmak üzere vücudun çeşitli bölgelerinde kanser gelişimini destekleyebilir.

Damak Kanseri Nedir?

Damak kanseri fotoğrafı
Üst damak kanseri fotoğrafı

Damak kanseri ağız boşluğunun özgün bir bölgesinde gelişen ve özel türde malign tümörleri içeren bir hastalıktır. Sert damak, palatin ve maksiller kemikler tarafından oluşturulur ve bu bölge, yukarıda burun boşluğu, aşağıda ağız boşluğu ile sınırlıdır. Bu anatomik yapı mukoza ile alttaki periosteum arasındaki yakın etkileşimden dolayı küçük tükürük bezleri bakımından zengindir. Böyle bir yapı çeşitli malign tümör türlerinin oluşumuna zemin hazırlar. Özellikle sert damakta;

  • Skuamöz hücreli karsinom en sık rastlanan türdür.
  • Mukoepidermoid karsinom ve adenoid kistik karsinom da görülen diğer türler arasındadır.

Yumuşak damak ise orofarinkse geçiş bölgesidir ve burada da çeşitli tümör türleri mevcuttur. Yumuşak damakta;

  • Polimorf düşük dereceli adenokarsinom ve düşük dereceli papiller adenokarsinom saptanabilir.
  • Asiner hücreli karsinom ve mukozal melanom gibi daha az yaygın türler de bulunur.

Her iki damak bölgesinde de Kaposi sarkomu ve Hodgkin olmayan lenfoma gibi daha nadir görülen kanser türleri mevcuttur. Böyle bir çeşitlilik damak kanserinin tanı ve tedavisini karmaşıklaştırır. Bu hastalığın özgün konumu ve histolojik çeşitliliği onu diğer oral kanser türlerinden ayırır ve spesifik müdahale yöntemleri gerektirir.

Damak Kanseri İstatistikleri

Sert damak maligniteleri, oral kavite kanserlerinin yaklaşık %1-5’ini oluşturur. Skuamöz hücreli karsinom, bu bölgedeki en yaygın kanser türü olarak karşımıza çıkar. Aynı zamanda tüm baş ve boyun skuamöz hücreli karsinomlarının yaklaşık %2’sini temsil eder. Genellikle altmışlı yaşlardaki erkeklerde görülür. İlk teşhis anında, hastaların yaklaşık %23 servikal lenf nodu tutulumu yaşar.

Minör tükürük bezi tümörleri (MSGT) ise sert damaktaki en yaygın tükrük bezi kaynaklı neoplazmlardır ve malignite oranları şöyledir:

  • Adenoid kistik karsinom (AdCC): %41,5 ile 51 arasında
  • Mukoepidermoid karsinom (MEC): %26 ile 40 arasında

Adenoid kistik karsinom, kadınlarda daha sık rastlanan bir durumdur ve tüm malign tükürük bezi tümörlerinin %17,5’ini oluşturur. Sert damaktaki MSGT’ler arasında AdCC ve MEC, sıklıkla karşılaşılan türlerdendir. Ayrıca polimorf düşük dereceli adenokarsinom ve düşük dereceli papiller adenokarsinom gibi diğer nadir türler de bu bölgede görülür.

Mukozal melanomlar ve Kaposi sarkomu gibi diğer kanser türleri de damakta ortaya çıkabilir. Mukozal melanomlar, yaşlılarda ve etnik köken olarak Japon, Hint ve Afrikalı bireylerde daha yüksek görülme eğilimindedir. Kaposi sarkomu genellikle HIV hastalarında başlar ve sıklıkla oral mukozayı etkiler.

Son olarak, non-Hodgkin lenfoma, oral kavitedeki vakaların %3-5’ini oluşturan bir diğer önemli malignitedir. Bu kanser tipi, genellikle sert ve yumuşak damak bölgesinde görülür ve özellikle Beyaz ırk, erkekler ve 75 yaş üstü bireylerde daha yaygındır. Damakta görülen en yaygın NHL alt tipleri arasında diffüz büyük B hücreli lenfoma ve mukozayla ilişkili lenfoid doku lenfoması bulunur.

Damak Kanseri Nedenleri Nelerdir?

Damak kanseri çeşitli risk faktörlerine bağlı olarak gelişen bir dizi maligniteyi içerir. Özellikle tütün ve alkol kanserojenler olarak sınıflandırılır ve oral skuamöz hücreli karsinomun gelişiminde önemli rol oynarlar. Ters sigara içme sıcaklığın 50 santigrat dereceye kadar çıkmasına neden olur ve bu durum kanser gelişimi için risk oluşturabilir. Isı, potansiyel bir eş kanserojendir. Ayrıca damakta malign lezyonların oluşumuyla ilişkilendirilen diğer faktörler arasında kötü ağız hijyeni ve kronik oral mukozal travma bulunur.

Diğer önemli risk faktörleri şunlardır:

  • Kötü takılan protezler
  • İnsan Papilloma Virüsü (HPV) enfeksiyonu
  • Tahriş edici gargaralar
  • A vitamini eksikliği

Bunların yanı sıra minör tükrük bezi maligniteleri olan Adenoid kistik karsinom (AdCC), Mükoepidermoid karsinom (MEC), Polimorf düşük dereceli adenokarsinom (PLGA), Düşük dereceli papiller adenokarsinom (LGPA) ve Asiner hücreli karsinom (ACC) gibi kanser türlerinin etiyolojisi tam olarak bilinmemekle birlikte ilerleyen yaş ve hormonal değişiklikler gibi faktörlerle ilişkilendirilir.

Mukozal melanom nadir ve agresif bir damak malignitesidir ve melanositlerden kaynaklanır. Önerilen risk faktörleri arasında:

  • Kötü takılan protezler
  • Tütün kullanımı
  • Önceden var olan melanositik benign oral lezyonlar

yer alır. Ultraviyole radyasyon mukozal melanom için bir risk faktörü olarak görülmez.

Kaposi sarkomu (KS) insan herpes virüsü 8 (HHV8) ve insan immün yetmezlik virüsü (HIV) ile ilişkilendirilir. İmmünsüpresyon bu kanser türünün gelişiminde önemli bir etkendir.

Hodgkin Dışı Lenfoma (NHL) için risk faktörleri çok çeşitlidir ve şunları içerir:

  • İmmünsüpresyon durumları (HIV, konjenital immün yetmezlik, organ nakli, kemoterapi ve radyasyon)
  • Viral enfeksiyonlar (EBV, HTLV-1, Herpes, Hepatit C)
  • Bakteriyel enfeksiyonlar (Helicobacter pylori gastriti ve Lyme hastalığı)
  • Çevresel etkenler (tütün, hayvansal yağ tüketimi, saç boyaları, ultraviyole radyasyon, böcek ilaçları, mesleki toksin maruziyeti)

B hücresi sağkalımı ve büyümesi için genetik yatkınlık da önemli bir faktördür.

Damak Kanseri Patofizyolojisi

Damak kanserlerinin patogenezi, genetik ve epigenetik faktörlerin karmaşık etkileşimlerinden kaynaklanır. Çeşitli damak kanseri tipleri, hücrelerin kontrolsüz şekilde bölünmesi ve yayılmasını sağlayan moleküler yolaklardaki bozulmalarla ilişkilidir. Palatal skuamöz hücreli karsinom genellikle sigara, alkol ve insan papillomavirüsü ile ilişkilendirilen genetik mutasyonlarla karakterizedir. Adenoid kistik karsinom ve mucoepidermoid karsinom gibi türlerde ise spesifik genetik translokasyonlar ön plana çıkar. Bu translokasyonlar, hücresel düzeyde onkogen aktivasyonuna yol açarak kanser hücrelerinin büyümesini ve çoğalmasını teşvik eder. Ayrıca çevresel faktörler ve immünsupresyon da damak kanserinin gelişiminde etkili olabilir. İşte bu kanser türleri ile ilişkili bazı genetik anormallikler:

  • Skuamöz hücreli karsinom: Genetik mutasyonlar ve epigenetik değişiklikler
  • Adenoid kistik karsinom: MYB-NFIB füzyon onkogeninin aşırı ekspresyonu
  • Mucoepidermoid karsinom: MECT1 ve MAML2 gen füzyonu
  • Asinik hücreli karsinom: Seröz asinik hücrelerden veya pluripotent interkale kanal hücrelerinden evrim
  • Mukozal melanoma: GNAQ/11 mutasyonları ve c-KIT aşırı ekspresyonu
  • Kaposi sarkomu ve non-Hodgkin lenfoma: Çeşitli immünoglobulin zincir gen mutasyonları ve yeniden düzenlemeleri

Damak Kanseri: Histopatolojik Özellikler

Damak kanserlerinin histopatolojik özellikleri çeşitli maligniteleri kapsar ve bu özellikler, kanser türlerine göre farklılık gösterir. Skuamöz hücreli karsinom, damak dokusunda displazi ile belirgindir ve hücresel farklılaşma ile lenfovasküler invazyonu içerir. Bu kanser türü, kemik erozyonu ve sinir yayılımı gibi agresif büyüme özellikleri gösterir.

Adenoid kistik karsinomun ise üç ana histolojik alt tipi bulunmaktadır:

  • Kribriform: Silindirik psödokistler ve hialin materyal içerir.
  • Tübüler: Myoepitelyal hücrelerle kaplı kanallardan oluşur.
  • Solid: Merkezi nekroz alanlarına sahip epitel adacıkları içerir.

Mukoepidermoid karsinom, epidermoid ve mukus üreten hücreleri içeren bir yapı sergiler ve histolojik derecelendirmeye göre farklılaşır:

  • Düşük dereceli: Mukus içeren kistik bileşenlerle sınırlıdır.
  • Orta dereceli: Solid epidermoid hücre yuvaları ve ara sıra mitotik figürler içerir.
  • Yüksek dereceli: Belirsiz sınırlar ve belirgin hücresel pleomorfizm gösterir.

Polimorf düşük dereceli adenokarsinom, damakta yaygın olarak görülen bir tümördür ve infiltratif büyüme paterni sergiler. Düşük dereceli papillifer adenokarsinom ise daha agresif bir yapıya sahiptir ve papillifer morfoloji ile karakterizedir. Asinik hücreli karsinom, solid ve mikrokistik yapıları ile dikkat çeker. Mukozal melanoma ve Kaposi sarkomu gibi diğer kanser türleri ise sırasıyla malign melanositler ve vasküler yapıların karışımı ile kendini gösterir. Non-Hodgkin lenfoma, lenfoid doku ile ilişkili çeşitli hücre yapılarına sahiptir ve immünofenotipik özellikler gösterir.

Teşhisi Nasıl Yapılır?

Damak kanseri, palatal kitlelerle ilişkili semptomları belirginleştirir. Hastalar genellikle kötü ağız kokusu, protezlerde uyumsuzluk ve yutma zorluğu gibi sorunlarla başvurur. Dişlerde gevşeme ve konuşmada değişiklikler, hastalığın diğer belirtileri arasında yer alır. Ayrıca ağrı, palatal kitlenin ne zaman başladığı ve ne kadar sürede büyüdüğü, ayrıntılı bir şekilde incelenmelidir. Bunun yanı sıra, hastanın geçmiş tıbbi ve cerrahi öyküsü, malignite geçmişi ve sosyal risk faktörleri sorgulanır:

  • Sigara ve alkol kullanımı
  • Uyuşturucu kullanımı
  • Mesleki riskler

Fiziksel muayene sırasında, doktorlar ağız boşluğunu ve çevresindeki yapıları dikkatli bir şekilde değerlendirir. Servikal lenf nodlarına yönelik iki taraflı palpasyon, olası metastazları belirlemede önem taşır. Muayene, çoğunlukla ağız kanaması veya ağrıyla birlikte ortaya çıkan veya çıkmayan palatal kitlenin varlığını doğrular. Ayrıca bu muayene sürecinde, aşağıdaki malignitelerin belirgin özellikleri göz önünde bulundurulur:

  • Skuamöz hücreli karsinomun servikal lenf nodu metastazı
  • Adenoid kistik karsinomun ağrılı büyümesi
  • Mukoepidermoid karsinomun dalgalanma gösteren yapısı
  • Polimorf düşük dereceli adenokarsinomun ülserleşmemiş görünümü
  • Düşük dereceli papiller adenokarsinomun lobüle yapısı
  • Asinik hücreli karsinomun yavaş büyüyen kitle olarak görünümü
  • Mukozal melanomların pigmente lezyonları
  • Kaposi sarkomunun viyolase-kahverengi lezyonları
  • Non-Hodgkin lenfomanın submukozal kitlesi

Bu muayene ve değerlendirme süreci, hastalığın teşhis ve tedavisinde kritik rol oynar.

Damak Kanseri Tanı Yöntemleri

Damak kanserinin tanısı için çeşitli yöntemler bütünleşmiş bir şekilde kullanılır. Hastanın öyküsü ve fizik muayenesi ilk adımdır. Öykü, hastanın semptomlarını ve tıbbi geçmişini açıklar; fizik muayene ise hastalığın klinik bulgularını ortaya koyar. Tanı sürecinde ayrıca çeşitli görüntüleme teknikleri ve biyopsi yöntemleri de önem taşır.

Görüntüleme Yöntemleri:

  • Bilgisayarlı Tomografi (BT) özellikle kemik erozyonlarını ve lenfadenopatiyi belirlemek için tercih edilir.
  • Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRI) yumuşak dokunun detaylı bir şekilde incelenmesini sağlar ve perinöral yayılım gibi önemli bulguları gösterir.
  • Panoramik Röntgen (Panorex) özellikle kemik yapısındaki tutulumları gösterir.
  • Pozitron Emisyon Tomografisi (PET) metastazın saptanmasında ve tedavi takibinde yüksek etkililiktir.

Biyopsi Çeşitleri:

  • İnce İğne Aspirasyon Biyopsisi (FNA) hücresel detayların incelenmesine olanak tanır.
  • İnsizyonel Biyopsi daha geniş doku örnekleri alınmasını sağlayarak, hastalığın doğruluğunu artırır.

Bu yöntemlerle elde edilen veriler damak kanserinin doğru tanımlanmasında ve etkin bir tedavi planının oluşturulmasında kritik rol oynar.

Damak Kanseri Tedavi Yaklaşımları

Damak kanseri tedavisi hastanın durumuna ve kanserin özelliklerine göre değişiklik gösterir. Tedavi yöntemleri arasında cerrahi, radyoterapi ve kemoterapi başlıca yer alır. İlk tercih genellikle hastalığın tipi ve yayılma durumuna göre belirlenen cerrahidir.

Geniş lokal eksizyon damak kanserinin başlangıç tedavisinde uygulanır.

Servikal metastaz ya da yüksek dereceli tümörler ek tedavi gerektirir:

  • Boyun diseksiyonu
  • Adjuvan kemoterapi
  • Radyoterapi

Özellikle tekrarlayan hastalık veya perinöral invazyon görüldüğünde radyoterapi ve kemoterapi kombinasyonu önem kazanır. Malign tükürük bezi tümörlerinde, radyoterapinin etkisizliği kemoterapinin öncelikli hale gelmesine neden olur. Kaposi sarkomunda ise antiretroviral tedavi, hastanın immun durumuna göre ayarlanır. Non-Hodgkin lenfoma vakalarında ise, kemoradyasyon tedavisi tercih edilir.

Cerrahi Tedavi Yaklaşımları

Damak kanserinin tedavisinde cerrahi yöntemler önemli bir rol oynar. Küçük ve yüzeyel tümörler genellikle transoral yaklaşım ile tedavi edilirken, daha büyük maligniteler çeşitli dış yaklaşımlar gerektirir. Kapsamlı tümörler için Üst Yanak flebi veya Lateral rinotomi gibi teknikler kullanılır. Weber-Ferguson yaklaşımı, geniş çapta onkolojik temizlik sağlar. Bu prosedürler esnasında tümörün çıkarılması ve marjinlerin doğrulanması, hastanın sağ kalım oranını artırmak için kritik öneme sahiptir. Tümör sinirleri içeriyorsa, sinirler üzerindeki etkiler dikkatle incelenir.

Maksillektomi ve palatektomi sonrası oluşan defektler:

  • Geçici protez obturatörler
  • Rotasyon flepleri; örneğin bukal myomukozal flepler
  • Serbest doku transfer flepleri; fibula, iliak krest gibi

Cerrahi sonrası rekonstrüksiyon, konuşma ve yutma fonksiyonlarının iyileştirilmesini amaçlar. Özellikle büyük defektlerin onarımında serbest doku transferi gibi yöntemler tercih edilir. Bu yaklaşımlar hastanın yaşam kalitesini artırma potansiyeline sahiptir. Tedavi edilen alanın onkolojik izlemesi tedavinin başarısını değerlendirmek için önemlidir. Cerrahi müdahaleler palatal maligniteler için etkili bir tedavi seçeneği olarak kalmaya devam etmektedir.

Damak Kanseri Tedavisinde Radyasyon Onkolojisinin Rolü

Damak kanserlerinin tedavisinde radyasyon tedavisi çeşitli durumlar için önemli bir role sahiptir. Özellikle yüksek dereceli skuamöz hücreli karsinomda, cerrahi sonrası adjuvan radyoterapi yaygın olarak uygulanmaktadır. Bu tedavi hastalığın nüksetme riskini azaltmakta ve bölgesel kontrolü artırmaktadır.

  • Adenoid kistik karsinomda adjuvan kemoradyasyon, tümörün kafatası tabanına yakınlığı ve servikal metastaz gibi özellikler göz önünde bulundurularak tavsiye edilir.
  • Mukoepidermoid karsinomda radyoterapi cerrahi sonrası komplikasyonların yönetimi için önerilir.
  • Polimorf düşük dereceli adenokarsinom ve lenf nodu metastazı olan durumlarda da radyoterapi uygulanabilir. Ancak bu tedavinin etkinliği üzerine çelişkili bulgular mevcuttur.
  • Rezeke edilemeyen düşük dereceli papiller adenokarsinom lezyonlarında, belirli rad dozlarında radyoterapi ile tümör küçülmesi başarıyla sağlanmaktadır.
  • Asinik hücreli karsinomda radyasyonun etkisi sınırlıdır.
  • Mukozal melanom ve non-Hodgkin lenfoma gibi daha agresif tümör tiplerinde ise radyasyon tedavisi farklı doz ve fraksiyonasyon şemaları ile uygulanır. Radyoterapinin bölgesel nüksetmeyi azalttığı ancak genel sağkalım üzerinde belirgin bir etkisi olmadığı rapor edilmiştir.

Tıbbi Onkoloji

Onkoloji ünitesinde kanser hastası

Damak kanserinde sert damak SCC vakaları için pozitif kenarlar veya ekstrakapsüler nodal yayılım tespit edildiğinde, tedaviye sisplatin bazlı kemoterapi eklenmesi bölgesel kontrol ve genel sağkalım oranlarını artırmaktadır. Bu durum adjuvan radyasyon tedavisine göre daha üstün sonuçlar sunar. Metastatik veya rekürren tükürük bezi tümörlerinde ise kemoterapi, palyatif bir tedavi olarak öne çıkar.

Mukozal melanom vakalarında ise tedavi, kemoterapi, hedefe yönelik tedavi ve immünoterapiden oluşur. 

Kaposi sarkomu durumunda, özellikle cilt ve intraoral bölgede geniş yayılım gösterdiğinde kemoterapi gereklidir.

NHL hastaları için radyasyon tedavisine ek olarak kemoterapi standart tedavi olarak kabul edilmektedir. Bu tedavi yaklaşımları damak kanseri tedavisinde önemli rol oynamaktadır.

Damak Kanseri Evreleme Sistemi

Damak kanserinin evrelemesi hastalığın yayılımını ve tedavi planını belirlemekte temel bir unsurdur. Bu evreleme tümörün boyutu, bölgesel lenf nodlarındaki durumu ve uzak metastaz varlığına dayanır.

T Kategorisi: Tümör Boyutu ve Yayılımı

  • Tx: Primer tümör değerlendirilemiyor.
  • Tis: Yerinde karsinom.
  • T0: Primer tümör tanımlanamıyor.
  • T1: Tümör boyutu 2 cm’den küçük, invazyon derinliği 5 mm’den az.
  • T2: Tümör boyutu 2 cm’den küçük ve invazyon derinliği 5 mm ile 10 mm arası veya tümör 2 cm’den büyük fakat 4 cm’den küçük ve invazyon derinliği 10 mm’den az.
  • T3: Tümör 4 cm’den büyük veya invazyon derinliği 10 mm ile 20 mm arası.
  • T4a: Tümör mandibula, maksillanın kortikal kemiğine, maksiller sinüse, yüz derisine, bilateral dile yayılmış veya invazyon derinliği 20 mm’den fazla.
  • T4b: Tümör masticator boşluğuna, pterygoid plakalara, kafa tabanına yayılmış veya internal karotid arteri sarmış.

Node Kategorisi: Bölgesel Lenf Nodları Durumu

  • cNx: Bölgesel lenf nodları değerlendirilemiyor.
  • cN0: Bölgesel lenf nodlarında metastaz yok.
  • cN1: Tek ipsilateral lenf nodu 3 cm’den küçük, ekstranodal yayılım yok.
  • cN2a: Tek ipsilateral metastatik nod 3 cm’den büyük fakat 6 cm’den küçük, ekstranodal yayılım yok.
  • cN2b: Birden fazla ipsilateral nod 6 cm’den küçük, ekstranodal yayılım yok.
  • cN2c: Bilateral veya kontralateral lenf nodları 6 cm’den küçük, ekstranodal yayılım yok.
  • cN3a: Metastatik lenf nodu 6 cm’den büyük, ekstranodal yayılım yok.
  • cN3b: Metastatik lenf nodu, ekstranodal yayılım var.

Metastaz Kategorisi: Uzak Yayılım Durumu

  • Mx: Metastaz değerlendirilemiyor.
  • M0: Uzak metastaz yok.
  • M1: Uzak metastaz mevcut.

Bu evreleme sistemi tedavi yöntemlerinin belirlenmesinde ve hastalığın prognozunun tahmin edilmesinde kritik bir role sahiptir.

Damak Kanserinin Tahmini Sonuçları

Bu faktörler arasında histoloji türü, tümörün evresi ve hastalığın yayılma durumu önemli rol oynar. Her tür damak kanseri için farklı beklentiler mevcuttur:

Skuamöz Hücreli Karsinom (SCC):

  • İleri evrelerde kötü sonuçlar gözlemlenir.
  • Yüksek tümör derecesi, cerrahi sınırların pozitif olması, servikal metastaz ve nüks durumları kötüye işaret eder.
  • HPV pozitif vakalar daha iyi sağkalım sunar.

Adenoid Kistik Karsinom (AdCC):

  • Genel beş yıllık sağkalım oranı %60 ile %90 arasındadır.
  • On yıl sonunda sağkalım oranları %40-50’ye düşer.
  • Solid varyant kötü sonuçlarla ilişkilidir.

Mukoepidermoid Karsinom (MEC):

  • Düşük dereceli MEC için beş yıllık sağkalım oranı %90’ın üzerindedir.
  • Yüksek dereceli varyantlar nüks ve metastaz riski taşır.

Polimorf Düşük Dereceli Adenokarsinom (PLGA):

  • Lokal nüks oranları %9-33 arasındadır.
  • Cervikal lenf nodu metastazı %6-35 arasında değişir.
  • Uzak metastaz nadirdir.

Düşük Dereceli Papiller Adenokarsinom (LGPA):

  • Yüksek lokal nüks oranlarına sahiptir.
  • Servikal nod metastazı %40 civarındadır.

Asinik Hücreli Karsinom (ACC):

  • Beş yıllık genel sağkalım oranı %88,6’dır.

Mukozal Melanom (MM):

  • Prognozu kötüdür.
  • Beş yıllık sağkalım oranı %15-45 arasındadır.

Kaposi Sarkomu (KS):

  • Antiretroviral tedavi ile sağkalım oranları iyileşir.

Non-Hodgkin Lenfoma (NHL):

  • Radyoterapi sonrası beş yıllık hastalıksız ilerleme oranı %88’dir.
  • Lokal kontrol oranı yüksektir.

Her türlü damak kanseri tedavi ve takip süreçlerinde dikkatli yönetim gerektirir. Tedavi sonuçları hastalığın erken teşhis ve müdahalesine bağlı olarak iyileşebilir.

Damak Kanseri Tedavisinin Komplikasyonları

Cerrahi müdahaleler konuşma ve yutma fonksiyonlarını olumsuz etkileyebilir. Aynı zamanda enteral beslenme ve iletişim bozukluklarına neden olabilir. Hastalar cerrahi sonrası ağrı ve duyum kaybı yaşayabilirler. Özellikle flep rekonstrüksiyonları çiğneme sırasında yiyecek manipülasyonunu zorlaştırabilir. Boyun diseksiyonu geçiren hastalarda nörolojik hasar riski artar. Hasar görebilecek sinirler şunlardır:

  • Spinal aksesuar sinir
  • Frenik sinir
  • Hipoglossal sinir
  • Lingual sinir
  • Vagus sinir
  • Sempatik gövde
  • Yüz sinirinin marjinal mandibular dalı

Adjuvan radyasyon tedavisinden kaynaklanan akut toksisiteler genellikle yaşamı tehdit etmez. Yeni radyasyon teknikleri tükürük bezlerine verilen zararı azaltmıştır. Ancak hastalar aşağıdaki akut toksisitelere maruz kalabilir:

  • Mukozit
  • Farenjit
  • Özofajit
  • Disfaji
  • Odinofaji
  • Trismus
  • Kserostomi
  • Dermatit

Mandibular osteoradyonekroz geç radyasyon toksisitesinin ciddi bir formudur. Kemoterapi çeşitli yan etkilerle bağlantılıdır:

  • Mukozit
  • Fungal ve viral enfeksiyonlar
  • Kserostomi
  • Disguzi
  • Malnütrisyon
  • Ağrı

Ameliyat Sonrası İyileşme ve Destek Süreçleri

Tedavi sonrası dönemde özellikle oral fonksiyonların yeniden kazanılması büyük önem taşır. Yutma ve konuşma yeteneklerinin bozulması, sıklıkla radyasyon tedavisi ve kemoterapinin birleşik etkilerinden kaynaklanır. Bu sorunları ele almak için tedavi sonrası erken dönemde konuşma ve yutma terapistlerinin desteği şarttır. Uzmanlar hastanın yutma fonksiyonunu ve konuşma kabiliyetini mümkün olduğunca normale döndürmeyi amaçlar.

  • Tedavi sonrası ilk yıl: Her 1 ila 3 ayda bir kontrol
  • İkinci yıl: Her 2 ila 6 ayda bir kontrol
  • Üçüncü ila beşinci yıllar: Her 4 ila 8 ayda bir kontrol
  • Beşinci yıldan sonra: Yıllık kontrol

Nüks riski ve uzun vadeli sağlık izlemi bu süreçte kritik öneme sahiptir. Ulusal Kapsamlı Kanser Ağı’nın (NCCN) önerileri, 10 yılı aşkın bir süre boyunca düzenli takip gerektiğini vurgular. Bu düzenli takipler olası nüksleri erkenden tespit etmek ve hastanın yaşam kalitesini artırmak için elzemdir.

Ameliyat Olanların Yapması Gereken Beslenme ve Hayat Tarzı Değişiklikleri

Damak kanseri ameliyatı sonrası hastalar için önerilen beslenme ve yaşam tarzı değişiklikleri şunları içerir:

  • Yumuşak ve nemli gıdalar tüketilmelidir. Sindirimi kolay olan çorbalar, smoothieler ve yoğurt önerilir. Bu tür gıdaların yutulması daha kolaydır.
  • Proteinden zengin ve yüksek kalorili bir diyet sürdürülmelidir. Balık, tavuk ve süt ürünleri gibi protein kaynakları iyileşmeyi destekler.
  • Küçük porsiyonlar halinde sık öğünler yenmelidir. Bu yöntem yeterli besin alımını garanti altına alır ve rahatsızlığı minimize eder.
  • Bol miktarda su ve şekersiz içeceklerle hidrasyon sağlanmalıdır. Alkollü ve kafeinli içeceklerden kaçınılmalıdır çünkü bu içecekler vücudu kurutabilir.
  • Tahriş edici gıdalardan uzak durulmalıdır. Baharatlı ve asitli yiyecekler ameliyat bölgesini irrite edebilir.

Ayrıca yaşam tarzı değişiklikleri de büyük önem taşır:

  • Ağız hijyenine özen gösterilmelidir. Enfeksiyon riskini azaltmak için tuzlu suyla gargara yapılabilir.
  • Sigara kullanımı bırakılmalıdır. Sigara kan dolaşımını bozarak iyileşme sürecini yavaşlatır.
  • Alkol tüketimi sınırlandırılmalıdır. Alkol ilaçlarla etkileşime girebilir ve iyileşmeyi olumsuz etkileyebilir.
  • Hafif egzersizler yapılmalıdır. Bu kan dolaşımını iyileştirir ve stresi azaltır.
  • Sağlık ekibiyle düzenli takip randevularına gidilmelidir. Bu randevular iyileşme sürecinin doğru şekilde yönetilmesini sağlar.

Sıkça Sorulan Sorular

MuratTopdag

Damak kanseri 4. Evre kurtulma şansı var mı?

Palatal kanserin dördüncü aşamasında genel beş yıllık sağkalım oranları %21 ile %37,2 arasında değişmektedir. Dolayısıyla hastalar için sınırlı da olsa bir kurtulma şansı bulunmaktadır.

Damak kanseri olanların görüntülerine veya fotoğraflarına bakarak kendinize teşhis koymak yanıltıcı olacağı için şüpheli durumlarda hekiminize başvurunuz.

Damakta Beze gibi şişlik kanser belirtisi olabilir mi?

Damakta beze gibi şişlikler kanser belirtisi olabilir. Damak kanserinin başlangıç belirtileri genellikle çok belirgin değildir. Fakat damakta şişme, tahriş hissi ve küçük kabarcıklar görülebilir. Ayrıca ağızda yutma güçlüğü ve ağrı da bu belirtiler arasındadır. Diğer belirtiler arasında kanama dile takılan kitle ve boğaz ağrısı yer alır. Bununla birlikte ağız kokusu, gevşeyen dişler, beyaz-kırmızı lekeler ve kulak ağrısı gibi belirtiler de damak kanserinin işaretleri olabilir. Tat alma bozukluğu da nadiren görülür.

Kaynakça:

https://my.clevelandclinic.org/health/diseases/24789-hard-palate-cancer

https://www.mayoclinic.org/diseases-conditions/soft-palate-cancer/symptoms-causes/syc-20354183

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir