ÜSYE; burun, sinüs, farinks ve larenksi etkileyen, çoğunlukla viral kaynaklı enfeksiyonlardır. Burun akıntısı, boğaz ağrısı, öksürük ve düşük dereceli ateş sık görülür. Tanı kliniktir; komplikasyon riski düşük olgularda semptomatik tedavi yeterlidir.
Viral etyoloji baskın olduğundan gereksiz antibiyotik kullanımından kaçınılmalıdır. Yüksek ateş, pürülan akıntı ve yüz ağrısında bakteriyel süperenfeksiyon düşünülebilir. Çocuklar ve yaşlılarda dehidratasyon riski yakından izlenmelidir.
Tedavide istirahat, sıvı alımı, analjezik-antipiretikler ve izotonik nazal irrigasyon önerilir. Ses istirahati larenjit eşlik ediyorsa yararlıdır. Burun tıkanıklığında kısa süreli dekonjestan kullanılabilir; rebound riskine karşı süre sınırlanır.
Komplikasyonlar arasında sinüzit, otitis media ve alt solunum yolu yayılımı sayılır. Kızarıklık artışı, şiddetli baş ağrısı veya nefes darlığı gelişirse yeniden değerlendirme gerekir. Aşılama ve el hijyeni, koruyucu yaklaşımın temel bileşenleridir.
Temel Amaç | Üst solunum yollarında (burun, boğaz, sinüsler, yutak) enfeksiyonun tanı ve tedavisi, komplikasyonların önlenmesi |
Yaygın Görülen Bölgeler | Burun (rinit), boğaz (farenjit), bademcikler (tonsillit), sinüsler (sinüzit), gırtlak (larenjit) |
Temel Nedenler | Virüsler (en sık), bakteriler, nadiren mantarlar |
Başlıca Belirtiler | Burun akıntısı, burun tıkanıklığı, boğaz ağrısı, öksürük, hapşırık, baş ağrısı, hafif ateş, yorgunluk, halsizlik |
Tanı Yöntemleri | Fizik muayene, hasta öyküsü, gerekirse boğaz kültürü, kan tahlili |
Tedavi Yaklaşımı | Semptomatik tedavi (ağrı kesici, ateş düşürücü), bol sıvı alımı, istirahat, gerekirse antibiyotik (bakteriyel ise) |
Komplikasyonlar | Orta kulak iltihabı (otit), sinüzit, bronşit, zatürre, kronikleşme riski |
Risk Grubundakiler | Küçük çocuklar, yaşlılar, kronik hastalığı olanlar, bağışıklık sistemi zayıf kişiler |
Korunma Yöntemleri | El hijyenine dikkat, kalabalık ortamlardan kaçınma, bağışıklık güçlendirici beslenme, aşılar (grip aşısı), maske kullanımı (gerekli durumlarda) |
İyileşme Süreci | Genellikle 5-10 gün içinde iyileşme; bazen belirtiler daha uzun sürebilir |
Doktora Başvurulması Gereken Durumlar | Yüksek ve düşmeyen ateş, nefes darlığı, kulak ağrısı, şiddetli baş ağrısı, boğazda şişlik, kronikleşen şikâyetler |
Üst Solunum Yolu Enfeksiyonu (ÜSYE) Nedir?
Üst solunum yolu enfeksiyonu, burun ve boğazdan başlayıp gırtlak bölgesine kadar uzanan hava yollarında meydana gelen iltihaplanmadır. Bu enfeksiyon genellikle virüsler nedeniyle ortaya çıkar. Soğuk hava, kalabalık ortamlarda bulunmak, yetersiz hijyen ve stres gibi faktörler vücudun savunma mekanizmasını zayıflatabilir. Bağışıklığımız düştüğünde burun, boğaz veya sinüslerde tutunmayı başaran mikroplar hızla çoğalabilir. En yaygın örneği “nezle” olarak anılan, hapşırma ve burun akıntısıyla beliren virütik soğuk algınlığıdır. Bunun yanı sıra boğazda şiddetli ağrı ve yüksek ateşle seyreden farenjit veya bademcik iltihabı da aynı üst solunum yolunu etkiler.
Üst solunum yolu, vücudun dış dünyaya açılan ilk savunma hattıdır. İçerdiği mukoza tabakası, minik tüyler ve salgılarla pek çok mikrobu yakalar ve biz farkında olmadan vücuttan uzaklaştırır. Fakat bazı dirençli virüsler ve az da olsa bakteriler, zayıf anımızı bulur ve orada çoğalmaya başlar. Genellikle kısa süreli ve kendiliğinden düzelen bu iltihaplanmalar, bazen günlerce yatakta dinlenmeyi gerektirecek kadar yoğun hissedilebilir. Hava yolu enfeksiyonlarının akciğerlere inerek zatürre gibi daha ciddi tabloya yol açmadığı durumlar klasik ÜSYE olarak adlandırılır. Virüslerin çok büyük kısmı, özellikle bağışıklık sistemi güçlü bireylerde birkaç güne kadar etkisini azaltır. Ara ara balgamsız öksürük, hafif ateş veya boğazda yanma gibi yakınmaların sürmesi son derece doğaldır. Ancak yüksek ateşin uzun sürmesi veya nefes darlığı gibi daha ciddi belirtilerin eklenmesi halinde kontrol amaçlı bir muayene gerekebilir.
Üst Solunum Yolu Enfeksiyonlarının Belirtileri Nelerdir?
Üst solunum yolu enfeksiyonlarının belirtileri, en sık burun akıntısı, boğaz ağrısı ve hafif ateş şeklinde görülür. Ortaya çıkan ilk işaret çoğu zaman boğazda karıncalanma veya burunda hafif tıkanıklık olur. Ağzınıza aldığınız ilk lokmada yutkunma zorluğu hissedilebilir. Hemen ardından hapşırma nöbetleri ve sulu burun akıntısı başlayabilir. Bazı durumlarda boğuk bir ses veya tamamen sesi kaybetme noktasına varan larenjit de görülür. Yorgunluk ve bitkinlik hissi, günlük işleri yapmakta bile zorlanmanıza neden olabilir. Gözlerde sulanma, kaslarda hafif ağrı ve kulaklarda dolgunluk hissi de tabloya eşlik edebilir.
Çocuklarda burun tıkanıklığı, beslenmeyi ve uyku kalitesini ciddi şekilde etkileyebilir. Genellikle burnu açmak için sümkürme becerileri tam gelişmediğinden, huzursuzluk artar. Oyuncaklarını veya yakın çevreyi sık sık kirletme, enfeksiyonun yayılmasına katkı sağlayabilir. Yetişkinlerdeyse özellikle sabahları boğazda kuruluk ve öksürük sıkça görülür. Toplum içinde “Bende soğuk algınlığı var” diyerek geçiştirilen çoğu tablo işte bu belirtilerin birkaçını içerir. Eğer ateş 38-39 derece civarına çıkar ve düşmekte zorlanırsa veya lenf bezlerinde bariz şişlik fark edilirse biraz daha yakından takip etmek gerekebilir. Sık tekrarlayan burun kanamaları veya nefes almada zorluk hissi de ek bir uyarı sinyali olarak değerlendirilebilir. Genel olarak ÜSYE belirtileri beş ile on gün arasında dalgalanarak kendini gösterir ve sonra hafifler. Yine de uzun süren veya şiddeti artan durumlarda profesyonel bir destek almak önemlidir.
Üst Solunum Yolu Enfeksiyonları Neden ve Nasıl Bulaşır?
Üst solunum yolu enfeksiyonları genellikle virüsler nedeniyle ortaya çıkar ve damlacık yoluyla çok hızlı bulaşır. Enfekte kişi öksürdüğünde, hapşırdığında veya konuştuğunda havaya saçılan minik parçacıklar, yakın çevredeki insanların solunum yollarına kolaylıkla ulaşabilir. Kapı kolu, masa yüzeyi, telefon veya oyuncak gibi ortak temas edilen yüzeylerde kalan mikroplar da ellerimize bulaştıktan sonra yüzümüze veya ağzımıza dokunduğumuzda vücudumuza girer. Büyük şehirlerde toplu taşıma kullanırken veya kapalı ofis ortamında uzun saatler geçirirken aynı havayı solumak, virüs yayılımını kolaylaştırır.
Bağışıklık sistemi güçlü olan bireyler, maruz kaldıkları virüsleri çoğu zaman fark etmeden atlatabilir. Ancak stres, yetersiz uyku ve dengesiz beslenme gibi faktörler bağışıklığı kırılgan hale getirir. Özellikle okula giden çocuklar, birbirlerinin malzemelerini paylaşırken veya ortak alanlarda yakın temasta bulunurken mikrop yayılımına davetiye çıkarır. Soğuk havalarda genellikle kapalı mekanlarda daha fazla zaman geçirilmesi de enfeksiyon riskini artırır. Kalabalık bir evde bir kişi nezle olunca, diğerlerinin peş peşe aynı şikayetleri yaşaması da tam olarak bu bulaşma mekanizmasının bir sonucudur. Burnu tıkalı, hapşıran veya öksüren birini gördüğümüzde biraz mesafeli durmak, tokalaşma sonrası elleri yıkamak gibi basit önlemler enfeksiyon zincirini önemli ölçüde kırabilir.
Viral ve Bakteriyel ÜSYE Arasındaki Fark Nedir?
Viral enfeksiyonlar genellikle burun akıntısı, hafif ateş, vücutta kırgınlık ve bazen öksürük gibi yaygın belirtilerle başlar. Bakteriyel enfeksiyonlarsa daha hedefe yönelik ve şiddetli belirtilerle kendini gösterebilir. Örneğin boğazda kızarıklık, beyaz iltihap odakları ve yüksek ateş bir arada görülüp burun akıntısı hiç yoksa bakteriyel bir boğaz iltihabı (örneğin streptokok kaynaklı) şüphesi artar.
Viral enfeksiyonlarda genellikle birkaç güne kadar tablo hafiflemeye başlar. Bakteriyel enfeksiyonda ise belirtiler inatçı olabilir ve artarak devam eder. Buna ek olarak bakteriyel sinüzit, yüze dokunmakla artan sinüs ağrısı ve kalın, sarı-yeşil renkli burun akıntısına yol açabilir. Viral enfeksiyonlarda sarı veya yeşil akıntı görülmesi mümkün olsa da genellikle kısa sürer ve yüksek ateşle birlikte olmayabilir. Yetişkinlerde uzun süreli yüz ağrısı veya çocuklarda inatçı kulak ağrısı gibi bulgular bakteriyel bir komplikasyonun habercisi olabilir. Bu ayrımı kesin olarak yapmak için boğaz sürüntüsü testi veya ilgili klinik muayeneler gerekebilir. Bakteriyel enfeksiyonlarda hekimin önerisi doğrultusunda antibiyotik başlanabilir. Viral kaynaklı soğuk algınlığında ise istirahat ve destekleyici tedavi çoğu zaman yeterlidir.
Üst Solunum Yolu Enfeksiyonlarında Tedavi ve Alınabilecek Önlemler Nelerdir?
Üst solunum yolu enfeksiyonlarında tedavi, genellikle belirtileri hafifletmeye odaklanır ve istirahat önceliklidir. Yeterli uyku, dengeli beslenme ve bol sıvı alımı vücudun savunma mekanizmalarını destekler. Yatakta birkaç gün dinlenmek, vücudun enerjisini toparlamasına izin verir. Yeterince su içmek, boğaz ve burnun kurumasını engeller ve mukusun daha kolay atılmasını sağlar.
Ateş veya boğaz ağrısı için ibuprofen ya da parasetamol içeren ağrı kesici-ateş düşürücü ilaçlar kullanılabilir. Burnu açmak adına okyanus suyu spreyleri veya serum fizyolojik çözeltiler yardımıyla burun içi temizlenebilir. Özellikle çocuklarda burun tıkanıklığını hafifletmek, rahat nefes almayı ve gece uykusunu düzenlemeyi sağlar. Bal, bir yaşından büyük çocuklarda öksürüğü yatıştırma etkisiyle yararlıdır. Ilık bir içeceğe eklenen bir kaşık bal, boğazdaki tahrişi hafifletmeye yardımcı olur.
Bazı durumlarda balgamsız öksürük uzun sürebilir. Bronşların daralması söz konusuysa hekimin önerisiyle nefes açıcı ilaçlar kullanılabilir. Antibiyotikler, sadece bakteriyel kaynaklı enfeksiyonlarda devreye girer. Virüslerin neden olduğu ÜSYE’de antibiyotik kullanımı hem yan etki riskini artırır hem de dirençli bakteri oluşumunu tetikler. Bu nedenle “Nezle oldum, antibiyotik alayım da çabuk geçsin” düşüncesi son derece yanlıştır. Bakteriyel enfeksiyondan emin olunmadan bu ilaçların alınması, bağışıklık ve genel toplum sağlığı açısından zararlı olabilir.
Ateşin çok yükselmesi veya nefes almada güçlük gibi durumlarda erken tıbbi değerlendirme önemlidir. Özellikle bebeklerde ve kronik hastalığı olan bireylerde gelişebilecek komplikasyonları engellemek için yakın takip gerekir. Bol sebze ve meyve tüketimi, hijyen kurallarına özen göstermek ve egzersizi hayatın bir parçası yapmak gibi sağlıklı alışkanlıklar bağışıklığı destekler. Beslenmede C vitamini, D vitamini ve çinko gibi unsurlara dikkat edilmesi, vücudun enfeksiyon döneminde daha çabuk toparlanmasına katkıda bulunabilir.
ÜSYE Ne Kadar Sürede İyileşir ve Hangi Durumlarda Doktora Başvurulmalıdır?
ÜSYE, çoğunlukla beş ila on gün içinde önemli ölçüde düzelir ve bu süre zarfında vücut kendi kendine iyileşme eğilimindedir. Özellikle ilk iki üç gün, boğaz ağrısı, burun akıntısı ve halsizlik gibi belirtiler daha belirgindir. Dördüncü günden itibaren hapşırma ve öksürük hafiflemeye başlayabilir. Yedinci güne doğru burun tıkanıklığı gerileyip genel durum düzelir. Onuncu günün sonunda genellikle yalnızca hafif bir öksürük veya yorgunluk hali kalır.
Bazen sinüslerin tıkanmasıyla yüzde basınç hissi veya baş ağrısı bir süre daha sürebilir. Bu durum çoğu zaman vücudun son toparlanma aşamasında yaşanır. Burada dikkat edilmesi gereken, belirtilerin düzelip düzelmediğidir. Eğer ilk birkaç gün iyileşme gözlenirken aniden yüksek ateş ve şiddetli ağrı gibi bulgular belirdiyse bakteriyel bir komplikasyon düşünmek gerekir. İnatçı boğaz ağrısı ve ısrarcı yüksek ateş, streptokok kaynaklı boğaz iltihabını işaret edebilir. Yüzde artan basınç ağrısı veya kalın sarı-yeşil akıntıyla seyreden bir sinüzit, antibiyotik gerektirebilir.
Özellikle nefes darlığı, göğüs ağrısı veya dudaklarda morarma gibi akciğer tutulumunu işaret eden belirtilerin varlığında zaman kaybetmeden tıbbi yardım almak gerekir. Yüksek risk grubundaki bebekler, ileri yaştakiler veya kronik hastalığı olanlar yakın takip altında olmalıdır. On günden uzun süren veya iyileşmeye yaklaşırken tekrarlayan ateş atakları, doktora başvuruyu gerektirir. Kulak ağrısı, kulakta akıntı veya çocuklarda iştahsızlık ve aşırı huzursuzluk görülmesi de ek inceleme ihtiyacını gösterebilir.
Üst Solunum Yolu Enfeksiyonlarından Korunmak İçin Neler Yapılabilir?
Üst solunum yolu enfeksiyonlarından korunmak için elleri düzenli olarak yıkamak, kalabalık ortamlarda mümkün olduğunca mesafeli durmak ve bağışıklığı güçlendiren bir yaşam tarzı benimsemek büyük fayda sağlar. Gün içerisinde pek çok yüzeye temas edilir ve buradan mikroplar elde birikir. Elleri sabun ve suyla iyice temizlemek, bu mikropların yüze veya ağza geçişini önemli oranda engeller. Toplu taşıma sonrası, okul dönüşlerinde veya ortak kullanılan cihazları kullandıktan sonra el hijyenine mutlaka dikkat edilmelidir.
Kalabalık ortamlarda öksürük ve hapşırma esnasında dirsek içini kullanmak, havada uçuşan virüs partiküllerinin yayılmasını azaltır. Evin içinde enfekte biri varsa yakın teması kısıtlamak, ortak eşyaları minimum düzeyde paylaşmak hastalığın diğer aile fertlerine yayılmasını engellemeye yardımcı olur. Özellikle bardak, havlu, yastık kılıfı gibi kişisel eşyaların ayrı tutulması tavsiye edilir. Düzenli havalandırma ve oda nem dengesini sağlamak da önemlidir. Kuru hava, burun ve boğaz mukozasını tahriş eder ve virüslerin tutunmasını kolaylaştırır. Odayı sık sık havalandırarak taze hava akışı sağlamak ve gerekiyorsa nemlendirici cihazlar kullanmak burun ve boğazın savunmasını canlı tutar.
Bağışıklık sistemi, tüm vücudu hastalıklara karşı koruyan zırh gibidir. Bu zırhı güçlü tutmak için uykuyu yeterli almak, protein, vitamin ve mineraller yönünden zengin gıdalar tüketmek ve düzenli egzersize zaman ayırmak gerekir. Spor yapmak, stresi azaltır ve kan dolaşımını hızlandırır. Böylece bağışıklık hücreleri dokulara daha etkin biçimde ulaşabilir. Sigara içmek veya sigara dumanına maruz kalmaksa tam tersi etkiyle hava yollarını tahriş eder ve mikroplara direnç düşer. Mevsimsel grip aşısı ve gerekiyorsa diğer aşılar da korunmada etkili olabilir. Özellikle risk grupları için grip aşısı, ağır hastalık tablosu yaşama ihtimalini belirgin şekilde düşürür.

KBB ( Kulak Burun Boğaz) Doktoru Prof. Dr. Murat Topdağ, 1978 yılında Malatya’da doğmuştur. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İngilizce Bölümü’nden mezun olduktan sonra, 2004-2009 yılları arasında Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı’nda uzmanlık eğitimini tamamlamıştır. 2017’de Acıbadem Altunizade Hastanesi’nde görev yapmaya başlamıştır.. 2022 yılından itibaren İstanbul Kadıköy’de bulunan kendi kliniği MD ENT İstanbul’da da hastalarına hizmet vermektedir.
Vakalar
İki taraflı frontal sinüs kaynaklı inverted papillom
Hastalıklar
Bilateral Tonsil Lenfoma Ameliyatı
Hastalıklar
Anadolu Yakası, İstanbul'daki Konumumuz