Sinüzit, genellikle soğuk algınlığı sonrası gelişen bakteriyel veya viral enfeksiyonlarla ortaya çıkar. Viral sinüzit bulaşıcıdır ancak bakteriyel form genellikle bulaşıcı değildir.
Akut sinüzit geçici olup tedavi ile düzelir. Kronik sinüzit ise tekrarlayan veya uzun süre devam eden iltihaplanma halidir.
Bulaşmayı önlemek için hijyen kurallarına uymak ve üst solunum yolu enfeksiyonlarından korunmak önemlidir.
Doğru tedavi ile çoğu akut sinüzit vakası tamamen iyileşir.
Sinüzit başkalarına bulaşır mı?
Sinüzit sinüs boşluklarının iltihaplanmasıyla karakterize bir durumdur ve çoğunlukla viral enfeksiyonlar nedeniyle ortaya çıkar. Sinüs enfeksiyonlarının bulaşıcı olup olmadığı enfeksiyonun kökenine bağlıdır. Viral sinüzitler soğuk algınlığına neden olan virüsler gibi kişiden kişiye solunum yolu damlacıkları aracılığıyla kolayca bulaşabilir. Bu damlacıklar öksüren veya hapşıran bir kişiden hava yoluyla çevreye yayılır. Şu uygulamalar virüslerin bulaşma riskini azaltmada etkilidir:
- El yıkama
- Enfekte kişilerle teması sınırlama
- Öksürük veya hapşırık sırasında ağız ve burunun kapatılması
Öte yandan bakteriyel sinüzitler genellikle bulaşıcı değildir. Çünkü ilgili bakteriler insanların burun ve boğazlarında zaten bulunur ve bu bakteriyel enfeksiyonlar viral bir enfeksiyon sonrası gelişen ikincil durumlar olarak kabul edilir. Ancak bazı durumlarda özellikle yetersiz havalandırılan ortamlarda bu bakteriler solunum salgıları yoluyla bulaşabilir. Mantar kaynaklı sinüzitler ise daha nadir görülür ve çevresel faktörlere maruz kalmaktan kaynaklanır bu nedenle kişiden kişiye bulaşmazlar. Sinüzit geçici bir durum olarak kabul edilir ve tedavi ile kontrol altına alınabilir. Ancak süresi sinüzitin akut veya kronik oluşuna göre değişkenlik gösterir. Bu bilgiler ışığında sinüzit tedbirler alındığında bulaş riski minimaldir.
Sinüzit nasıl teşhis edilir?
Sinüzit teşhisi belirtiler ve fiziksel muayene ile başlar. Hastanın detaylı sağlık geçmişi alınırken belirtilerin süresi ve şiddeti incelenir. Yüz ağrısı burun tıkanıklığı ve koku kaybı gibi temel belirtiler dikkate alınır.
- Hastalık Öyküsü ve Belirtiler: Hastalar genellikle yüzde basınç tıkanıklık ve koku kaybı yaşarlar.
- Fizik Muayene: Doktorlar sinüslerin hassasiyetini kontrol eder ve otoskop ile burun boşluğunu inceler.
- Tanı Kriterleri: Semboller düzelme göstermeyip 10 gün sürerse veya kötüleşirse akut bakteriyel rinosinüzit düşünülür.
Yardımcı Testler:
- Nazal Endoskopi: Yapısal sorunları ve polipleri belirler.
- Görüntüleme Çalışmaları: BT taraması sinüslerin detaylı görüntüsünü sunar.
- Alerji Testleri: Alerjik reaksiyonları belirler.
- Mikrobiyolojik Testler: Bakteriyel enfeksiyon şüphesi olan durumlar için uygundur.
Tanı sürecinde sinüzitin viral veya bakteriyel kökenli olup olmadığına karar vermek için belirtilerin süresi ve doğası kritik öneme sahiptir. Kronik sinüzit teşhisi belirtilerin 12 haftadan uzun sürmesi durumunda yapılır. BT taramaları özellikle kronik durumlar için sinüslerin detaylı bir görüntüsünü sağlayarak tanıda önemli bir rol oynar. Son olarak ayırıcı tanı çok önemlidir çünkü migren veya diş enfeksiyonları gibi diğer hastalıklar sinüziti taklit edebilir. Bu nedenle hastaların tam tıbbi değerlendirmesi yanlış teşhisin önlenmesine yardımcı olur.
Sinüzitin başlıca nedenleri nelerdir?
Sinüzit çeşitli faktörlerden kaynaklanabilir ve bu durum tedavi seçeneklerini de etkiler. En yaygın sebepleri viral enfeksiyonlardır. Bu tür enfeksiyonlar soğuk algınlığı gibi üst solunum yolu rahatsızlıklarından sonra sinüslerde iltihaplanmaya yol açar. Sinüs tıkanıklığı ve mukus birikimi sinüzit belirtilerini tetikler.
Ayrıca sinüzite yol açan diğer önemli etkenler arasında bakteriyel enfeksiyonlar bulunur. Bu enfeksiyonlar viral enfeksiyonların ardından gelişebilir ve genellikle daha şiddetli belirtilere neden olur. Çeşitli bakteri türleri bu süreçte rol oynar.
- Streptococcus pneumoniae
- Haemophilus influenzae
- Moraxella catarrhalis
Allerjik reaksiyonlar da sinüzite neden olabilir. Alerjik rinit gibi durumlar burun içinde şişme ve iltihaplanma yaratır. Bu reaksiyonlar mukus üretimini artırır ve sinüs drenajını engeller.
Mantar enfeksiyonları özellikle bağışıklık sistemi zayıf kişilerde görülür ve sinüs boşluklarını etkileyebilir. Bu enfeksiyonlar uzun süreli sinüzit vakalarına yol açabilir.
Anatomik bozukluklar da sinüzit için bir risk faktörüdür. Örneğin sapmış bir burun septumu mukus akışını engelleyebilir ve enfeksiyonlara zemin hazırlar.
Çevresel faktörlere maruz kalmak da önemlidir. Hava kirliliği ve sigara dumanı gibi irritanlar burun ve sinüs mukozasını tahriş edebilir. Bu da kronik sinüzit gelişimine katkıda bulunur.
Bazı sağlık koşulları da sinüzit riskini artırabilir. Astım veya kistik fibroz gibi kronik durumlar mukus ve iltihaplanmayı artırarak sinüs yollarını tıkayabilir. Bu koşullar sinüzit gelişimi için uygun bir ortam oluşturur.
Diş enfeksiyonları özellikle üst çene dişleri sinüs boşluklarına yakınlığı nedeniyle sinüzite yol açabilir. Bu enfeksiyonlar sinüsler üzerinde baskı yaparak iltihaplanma ve enfeksiyon riskini artırır.
Son olarak burun travması veya yabancı cisimler de sinüs drenajını engelleyerek enfeksiyona neden olabilir.
Kronik sinüzit ile akut sinüzit nasıl farklıdır?
Kronik sinüzit ile akut sinüzit arasındaki temel farklar süre ve belirti şiddetinde belirginleşir. Akut sinüzit genellikle dört haftaya kadar süren geçici bir durumdur. Bu süre zarfında hastalar ani ve şiddetli belirtiler yaşar. Belirtiler yüzde ağrı ve basınç hissi burun tıkanıklığı ve cerahatli akıntı olarak kendini gösterir. Akut sinüzit sıklıkla viral enfeksiyonlar sonucu gelişir ve uygun tedaviyle belirtiler genellikle hızla iyileşir.
Öte yandan kronik sinüzit on iki haftadan daha uzun süren bir inflamasyon durumudur. Belirtiler daha az yoğun ancak sürekli olup şunları içerir:
- Devamlı burun tıkanıklığı
- Koku alma yetisinde azalma
- Yüzde hafif ancak sürekli ağrı veya basınç
- Süregelen geniz akıntısı
- Yorgunluk ve kronik öksürük
Kronik sinüzitin nedenleri genellikle daha karmaşıktır. Yapısal burun problemleri uzun süreli alerjiler ve tekrarlayan enfeksiyonlar bu duruma yol açabilir. Kronik sinüzit tedavisinde belirtilerin yönetimi ve altta yatan nedenlerin ele alınması esastır. Tedavi burun kortikosteroidleri ve salin solüsyonları ile irrigasyonu içerir. Bazı durumlarda yapısal sorunların giderilmesi amacıyla cerrahi müdahale gerekebilir.
Sıkça Sorulan Sorular
Sinüzit enfeksiyonu bulaşıcı mıdır?
Sinüzit enfeksiyonları doğrudan bulaşıcı değildir, ancak genellikle bu enfeksiyonları tetikleyen virüsler bulaşıcıdır. Viral enfeksiyonlar sinüzite yol açarsa, öksürük veya hapşırık yoluyla başkalarına geçebilir. Ancak bu durumun sinüzit olarak gelişmesi garanti değildir; sadece soğuk algınlığı gibi hafif belirtiler de görülebilir. Bakteriyel sinüzitler ise genellikle bulaşıcı değildir.
Sinüzitin geçici veya kronik olmasını etkileyen faktörler nelerdir?
Sinüzitin geçici (akut) bir durumdan kronik hale gelmesini etkileyen faktörler arasında şunlar bulunur: Alerjik rinit (AR): AR’si olan bireylerde kronik rinosinüzit (CRS) gelişme riski artmaktadır. Çalışmalar, AR ile CRS arasında önemli bir ilişki olduğunu gösterse de bazı çalışmalar bu bağlantıyı doğrulamamaktadır. Sigara içmek: Sigara içmek, CRS için önemli bir risk faktörüdür. Global Alerji ve Astım Avrupa Ağı (GA²LEN) çalışması, sigara içenlerin sigara içmeyenlere kıyasla daha yüksek bir riskle karşılaştığını (1.7 oranında göreceli risk) ortaya koymuştur. Ayrıca çocukluk döneminde pasif sigara içme, yetişkinlerde CRS riskini artırmaktadır. Astım: Astım ve CRS arasında belirgin bir ilişki vardır. Astımı olan bireylerin CRS geliştirme olasılığı daha yüksektir, bu da alt ve üst hava yolu hastalıkları arasındaki bağlantıyı gösterir. Çevresel Faktörler: Kirleticiler, mesleki tehlikeler (ahşap dumanı, toz, gaz ve buharlar gibi) ve bazı çevresel koşullar, CRS gelişme riskini artırabilir. Tarım ve tekstil endüstrileri gibi mesleklerde CRS oranları daha yüksektir. Anatomik Varyasyonlar: Burun boşluğu veya sinüslerdeki yapısal anormallikler, normal drenajı engelleyebilir ve tekrarlayan veya kronik enfeksiyonlara yol açabilir. Bağışıklık Yetersizlikleri ve Silya Fonksiyon Bozukluğu: Bağışıklık sistemini zayıflatan veya solunum yolundaki silyaların normal işlevini etkileyen durumlar, kronik sinüs enfeksiyonlarına yatkınlık yaratabilir. Gastroözofageal Reflü Hastalığı (GERD): GERD, CRS’nin daha yaygın görülmesiyle ilişkilendirilmiştir, bu durum reflü maddelerinin üst hava yollarına verdiği zarar nedeniyle olabilir. Bu faktörleri tıbbi yönetim, yaşam tarzı değişiklikleri ve çevresel düzenlemelerle ele almak, akut sinüzitin kronik hale gelme riskini azaltabilir.
Sinüzitin bulaşıcılığı nasıl önlenir?
Sinüzitin yayılmasını önlemek için, risk faktörlerini yönetmek ve sağlıklı yaşam alışkanlıkları benimsemek önemlidir. Sinüzit, ABD’de yaklaşık %11.6 oranında yetişkinleri etkiler ve kadınlar (%15.0) erkeklere (%8.8) göre daha fazla sinüzit teşhisi alır. Sinüzit yayılmasını önlemek için önerilen başlıca önlemler şunlardır: Üst solunum yolu enfeksiyonlarından kaçınmak; sinüzit genellikle soğuk algınlığı veya grip sonrası gelişir, bu yüzden hijyen kurallarına dikkat edilmesi ve enfekte kişilerle yakın temastan kaçınılması önemlidir. Yılda 1-3 kez viral sinüzit geçiren yetişkinler bulunur. Alerjileri yönetmek; alerjik rinit sinüs iltihaplanmasına yol açabilir. Alerji tedavisi bu riski azaltır. Sigara içmek ve hava kirliliğinden kaçınmak; sigara içmek, kronik sinüzit riskini artırır. Sigara içmekten ve ikinci el dumanına maruz kalmaktan kaçının. Nemlendirici kullanmak; iç mekan nemini korumak sinüslerin nemli kalmasına yardımcı olur, bu da sinüzit riskini azaltır. Yeterli su içmek; sıvı alımı, mukusun incelmesine ve sinüs drenajına yardımcı olur. Burun tıkanıklığını zamanında tedavi etmek; tuzlu burun spreyi veya burun dekonjestanları kullanmak, mukus birikimini önler. Alerjenlere ve tahriş edici maddelere karşı dikkatli olmak; bilinen alerjenlere ve tahriş edici maddelere maruz kalmamak, sinüs iltihabını azaltır. Sürekli şikayetler için tıbbi yardım almak; devam eden veya şiddetli belirtiler için profesyonel yardım almak, komplikasyonları önler. Bu stratejileri uygulamak, sinüzitin yayılmasını ve ortaya çıkmasını azaltabilir.
Sinüzit kronik hale gelirse hangi tedaviler uygulanır?
Kronik sinüzit, 12 haftadan uzun süren sinüs iltihaplanması ile tanımlanır ve tedavi, iltihaplanmayı azaltmaya, drenajı artırmaya ve altta yatan nedenleri ele almaya yöneliktir. İlk basamaktaki tedaviler arasında, sümüğü ve alerjenleri temizlemek için salin burun yıkama ve flutikazon (Flonaz) veya mometazon (Nasonex) gibi burun kortikosteroid spreyleri yer alır. Alerji sinüzite katkıda bulunuyorsa, antihistaminikler veya immünoterapi (alerji aşıları) önerilebilir. Bakteriyel enfeksiyon şüphesi varsa, antibiyotikler reçete edilebilir. Şiddetli veya tedaviye dirençli vakalarda, kısa süreli kullanım için genellikle tercih edilen oral veya enjeksiyon şeklinde kortikosteroidler kullanılabilir. Tıbbi tedavilerin yetersiz kaldığı durumlarda, tıkanıklıkları gidermek ve sinüs drenajını iyileştirmek için endoskopik sinüs cerrahisi gibi cerrahi seçenekler düşünülebilir. (Kaynak: MayoClinic)
Sinüzit kendiliğinden geçer mi yoksa tedavi gerekir mi?
Sinüzit, genellikle viral enfeksiyonlardan kaynaklanan akut sinüzit, genellikle tedaviye gerek kalmadan kendiliğinden iyileşir. Akut sinüzit vakalarının %90-98’i viral olup, kendi kendine düzelir. Antibiyotikler genellikle bakteriyel sinüzit için kullanılır; ancak bakteriyel sinüzit daha nadir görülür ve daha şiddetli veya uzun süreli semptomlarla kendini gösterebilir. Sinüzit teşhisi konulan hastaların %80’inden fazlası, çoğu durumda sınırlı fayda sağlayan antibiyotik tedavisi alır. Bu nedenle viral ve bakteriyel sinüzit arasındaki farkı ayırt etmek, gereksiz antibiyotik kullanımını önlemek için önemlidir.
Kaynakça:
https://my.clevelandclinic.org/health/diseases/17701-sinusitis
https://medlineplus.gov/ency/article/000647.htm

KBB ( Kulak Burun Boğaz) Doktoru Prof. Dr. Murat Topdağ, 1978 yılında Malatya’da doğmuştur. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İngilizce Bölümü’nden mezun olduktan sonra, 2004-2009 yılları arasında Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı’nda uzmanlık eğitimini tamamlamıştır. 2017’de Acıbadem Altunizade Hastanesi’nde görev yapmaya başlamıştır.. 2022 yılından itibaren İstanbul Kadıköy’de bulunan kendi kliniği MD ENT İstanbul’da da hastalarına hizmet vermektedir.


Vakalar
İki taraflı frontal sinüs kaynaklı inverted papillom
Hastalıklar
Bilateral Tonsil Lenfoma Ameliyatı
Hastalıklar
Anadolu Yakası, İstanbul'daki Konumumuz