Dil kökü kanseri, genellikle HPV enfeksiyonu veya uzun süreli tütün-alkol kullanımı ile ilişkilidir. Erken evrede belirti vermeyebilir, geç dönemde yutma güçlüğü ve boğaz ağrısı yapar.

HPV tip 16 ve 18, dil kökü kanserinde sık rastlanan viral etkenlerdir. Aşılama, koruyucu önlemler arasında önemli bir yer tutar.

Tütün ve alkol, mukozal hücrelerde DNA hasarını artırarak kanser gelişimini hızlandırır. Bu alışkanlıkların bırakılması risk azaltır.

Erken teşhis için düzenli ağız muayenesi ve endoskopik kontroller yapılmalıdır. Tedavi genellikle cerrahi, radyoterapi veya kemoterapi kombinasyonudur.

Dil Kökü Nedir?

Dil kökü, dilin ağız boşluğunun gerisinde, boğaza yakın bölümünü ifade eder. Bu bölge tat tomurcukları açısından zengindir ve özellikle acı tatların algılanmasında önemli rol oynar. Ayrıca yutkunma sırasında gıdaların geriye itilmesine yardımcı olur. Dil kökü, bademcik dokusunun bir parçası olan lingual tonsillerle de kaplıdır ve bağışıklık sistemine katkıda bulunur. Tümörler, iltihaplar veya kistler bu bölgede gelişebilir ve yutma güçlüğü, boğaz ağrısı ya da yabancı cisim hissi gibi şikâyetlere yol açabilir.

Dil Kökü Kanserinin Belirtileri Nelerdir?

Dil kökü kanseri belirtileri hastalığın erken evrelerinde kolayca gözden kaçabilir. Bu yüzden belirtilerin farkında olmak teşhis ve tedavi için büyük önem taşır. Sürekli bir boğaz ağrısı genellikle bu kanser türünün ilk işaretlerinden biri olarak değerlendirilir. İlerleyen durumlarda kulak bölgesinde de ağrılar meydana gelebilir. Hastalar yutkunma güçlüğü çekebilir ki bu da disfaji olarak adlandırılır. Ayrıca boğazda takılma hissi de bu belirtiler arasında yer alır. Ses tonunda meydana gelen değişiklikler ses kısıklığı ya da konuşma sırasında yaşanan zorluklar da dikkate alınmalıdır.

Belirtiler aşağıdaki gibi sıralanabilir:

  • Sürekli boğaz ağrısı
  • Kulakta meydana gelen ağrı
  • Yutma güçlüğü
  • Boğazda yumru veya takılma hissi
  • Ses değişiklikleri

Dil ve ağız içerisinde hissedilen uyuşma veya ağrı kanserin varlığının işaretçisi olabilir. Bu bölgede kırmızı veya beyaz lekeler görülmesi de uyarıcı bir bulgu olarak kabul edilir. İyileşmeyen herhangi bir yumru veya doku kalınlaşması da kanser belirtisi olabilir. Ek olarak açıklanamayan kilo kaybı ve kanama gibi semptomlar da erken dönemde ortaya çıkabilir.

Dil Kökü Kanseri Nasıl Teşhis Edilir?

Teşhis koyma süreci kapsamlı bir klinik değerlendirme ve çeşitli tanısal testlerle başlar. İlk adım hastanın ağız ve boğazının dikkatlice incelenmesidir. Bu muayenede doktor iyileşmeyen yaralar ve dokuda anormallikler arar. Bu aşamada doktor hastanın boyun bölgesini de elle muayene ederek lenf bezlerinde anormallik olup olmadığını kontrol eder.

Sonraki adım çeşitli görüntüleme tekniklerini içerir:

  • MR: Bu yöntem tümörün boyutunu ve çevre dokulara olan yayılımını belirler.
  • BT Taraması: Bu tarama dil, boyun ve göğsün detaylı görüntülerini sağlar.
  • PET Taraması: Bu yöntem kanser hücrelerinin vücuttaki yayılımını gösterir.
  • Ultrason: Bu özellikle tümörün derinliklerini ve lenf düğümlerinin durumunu değerlendirmede kullanılır.

Teşhis sürecinin son aşaması biyopsi işlemleridir:

  • İnsizyonel Biyopsi: Şüpheli doku bölgesinden küçük bir parça alınır.
  • İnce İğne Aspirasyon Biyopsisi: Bu genellikle lenf bezlerinden örnek almak için kullanılır.

Endoskopik muayene ağız boşluğu ve boğazın daha detaylı incelenmesini sağlar. Bu özellikle normal muayenelerde görülemeyen bölgelere ulaşılmasına yardımcı olur. Alınan biyopsi örnekleri patolojik analiz için laboratuvara gönderilir. Patolog mikroskop altında doku örneklerini inceleyerek kanserin tipini ve derecesini belirler. Ek olarak HPV varlığı için testler yapılabilir ve kan testleri hastanın genel sağlık durumunu değerlendirmede kullanılır.

Dil Kökü Kanseri Tedavisi Nasıl Yapılır?

Dil kökü kanseri tedavisi çeşitli cerrahi yöntemlerle yapılabilmektedir. Kısmi glossektomi ile dilin sadece tümörlü kısmı çıkarılır. Bu işlem genellikle dilin bir yarısında sınırlı küçük tümörlerde tercih edilir. Daha büyük veya her iki tarafı etkileyen tümörlerde total glossektomi uygulanabilir. Dilin tamamen çıkarılmasını gerektiren durumlar genişlemiş kanser vakaları için geçerlidir.

  • Hemiglossektomi: Dilin bir tarafının çıkarılması.
  • Subtotal Glossektomi: Önemli bir kısmının çıkarılması.
  • Total Glossektomi: Dilin tamamen çıkarılması.

Boyun lenf düğümlerine yayılmış kanser durumlarında boyun disekeksiyonu uygulanır. Bu cerrahi işlem kanserin yayılmasını kontrol altına almayı amaçlar.

  • Seçmeli Boyun Diseksiyonu: Belirli grupların çıkarılması.
  • Modifiye Radikal Boyun Diseksiyonu: Bazı yapıları korurken çoğu lenf düğümünün çıkarılması.
  • Radikal Boyun Diseksiyonu: Tüm lenf düğümleri ve çevre yapıların çıkarılması.

Dil kökü kanserinde kullanılan diğer tedavi yöntemleri arasında transoral robotik cerrahi ve transoral lazer mikrocerrahi bulunur. Her iki yöntem de minimal invazivdir ve hızlı iyileşme süreci sunar.

Rekonstrüktif cerrahi ise tümör çıkarıldıktan sonra dilin fonksiyonunu yeniden kazandırmak için kullanılır. Farklı flepler aracılığıyla bu işlem gerçekleştirilir.

  • Radial Önkoldan Serbest Flep
  • Anterolateral Uyluktan Flep
  • Myokutanöz Flep

Yaşam Tarzı Değişiklikleri Dil Kökü Kanserini Önlemeye Yardımcı Olabilir Mi?

Dil kökü kanserinin önlenmesinde yaşam tarzı değişikliklerinin önemli bir rol oynayabilir. Bu değişiklikler risk faktörlerini azaltarak hastalığın gelişme ihtimalini düşürebilir. Özellikle tütün ürünlerinden uzak durmak dil kanseri riskini belirgin şekilde azaltır. Tütün dilde yassı hücreli karsinom riskini artıran ana faktördür. Bu nedenle sigara ve çiğneme tütünü gibi alışkanlıklardan vazgeçmek sağlık açısından büyük faydalar sağlar.

  • Tütün Kullanımından Kaçınma: Sigara içmek ve çiğneme tütünü kullanmak dil kanseri riskini artırır.
  • Alkol Tüketimini Sınırlama: Aşırı alkol kullanımı riski artırır dolayısıyla tüketimini azaltmak faydalıdır.
  • Ağız Hijyenini Sağlama: Düzenli diş muayeneleri ve iyi ağız bakımı önemlidir.
  • Sağlıklı Beslenme: Meyve, sebze ve kepekli tahıllar açısından zengin bir diyet kanser riskini azaltabilir.
  • Aşılama: HPV’ye karşı aşılama özellikle genç yetişkinlerde riski azaltabilir.
  • Düzenli Egzersiz: Fiziksel aktivite sağlıklı kiloyu koruyarak kanser riskini düşürür.
  • Güneşten Korunma: UV koruması içeren dudak balsamları kullanmak faydalıdır.

Dil Kökü Kanseri İle İlişkili Risk Faktörleri Nelerdir?

Dil kökü kanseri ile ilişkili risk faktörleri çeşitlidir ve bu faktörler bireysel sağlık üzerinde önemli etkiler oluşturur. Sigara içmek kanser oluşumunda başlıca etmenlerden biridir; sigara ve dumansız tütün ürünleri dilin mukozasını kanserojen maddelere maruz bırakır. Yoğun alkol tüketimi de riski artıran bir başka faktördür özellikle tütünle birlikte alındığında dil kanseri gelişme ihtimalini önemli ölçüde yükseltir. Bu etkileşim alkolün tütün kanserojenlerini çözücü olarak işlev görmesiyle mukozanın daha derinlerine işlemesini sağlar.

  • Sigara ve Tütün Kullanımı
    • Sigara içmek
    • Dumansız tütün kullanımı
  • Alkol Tüketimi

Yüksek riskli insan papilloma virüsü (HPV) enfeksiyonu özellikle HPV-16 dil kanseri riskini artırır ve genç yetişkinlerde bu tür kanser vakalarının artmasına neden olur. Kötü ağız hijyeni protezlerin uygun olmaması veya kırık dişler gibi faktörler kronik irritasyon yaratarak kanser gelişimine katkıda bulunabilir. Diyet faktörleri de dil kanseri riskini etkileyebilir. Özellikle antioksidan vitamin ve mineral açısından fakir diyetler kanser riskini artırabilirken besin değeri yüksek gıdalar tüketmek koruyucu bir etki yaratabilir.

  • HPV Enfeksiyonu
    • Özellikle HPV-16 virüsü
  • Kötü Ağız Hijyeni
    • Uygun olmayan protezler
    • Kırık dişler
  • Beslenme ve Diyet
    • Antioksidan, vitamin ve mineral açısından fakir diyetler
    • Besin değeri yüksek gıdalar

Genetik yatkınlık aile kanser öyküsü ve belirli genetik mutasyonlar kansere yatkınlığı artırabilir. Yaş ve cinsiyet de dil kanseri risk faktörleri arasındadır; erkekler ve yaşlı bireyler daha yüksek risk altındadır. Mesleki tehlikeler özellikle asbest ve ağır metallerle temas riski artıran faktörlerdendir. İmalat ve inşaat sektörlerinde çalışan bireyler bu tehlikelere daha fazla maruz kalabilir.

  • Genetik Yatkınlık
    • Ailede kanser öyküsü
    • Genetik mutasyonlar
  • Yaş ve Cinsiyet
    • Erkekler ve yaşlı yetişkinler
  • Mesleki Tehlikeler
    • Asbest ve ağır metallerle temas

Dil Kökü Kanseri Araştırmalarında Yeni Gelişmeler Var Mı?

Dil kökü kanseri üzerine yapılan son araştırmalar genetik ve biyobelirteçler üzerinde yoğunlaşmıştır. Bu çalışmalar kanserin erken teşhisine imkan tanıyan önemli bulgular ortaya koymuştur. Özellikle p53 geni ve HPV DNA’sı gibi spesifik genetik değişiklikler ağız kanserleriyle ilişkili olarak belirlenmiştir. Bu genetik işaretler hastalığın başlangıcını ve ilerlemesini anlamada kritik role sahiptir.

Genetik belirteçler:

  • p53 geni mutasyonları
  • HPV DNA’sının varlığı

Tükürük analizleri invaziv olmayan teşhis yöntemleri arasında öne çıkmaktadır. Tükürükte bulunan DNA, RNA, proteinler ve metabolitler hastalığın erken evrelerinde tanı koyma potansiyeline sahiptir. Bu biyobelirteçlerin tanımlanmasında kullanılan yöntemler arasında ELISA kütle spektrometresi ve sıvı kromatografisi bulunur.

Tükürük biyobelirteçleri:

  • NID2 ve HOXA9 promotörlerinin hipermetilasyonu
  • IL-6 ve IL-8

Tedavi yöntemlerindeki yenilikler sonuçların iyileştirilmesine yönelik umut verici adımlar atmıştır. İntraarteriyel ve intralezyonel kemoterapi uygulamaları ilacın tümör bölgesine daha etkin bir şekilde iletilmesini sağlamak amacıyla test edilmiştir. Ayrıca çevre dokulara zarar vermeden radyasyon uygulamak için geliştirilen yeni teknikler ve immünoterapi ile gen tedavisi klinik deneylerde değerlendirilmektedir.

Kaynakça:

https://www.mayoclinic.org/diseases-conditions/tongue-cancer/symptoms-causes/syc-20378428

https://www.medicalnewstoday.com/articles/322519

Vakalar

Anadolu Yakası, İstanbul'daki Konumumuz

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

Call Now Button