Ses kısıklığı genellikle bireylerin karşılaştığı yaygın bir sağlık sorunudur. Bu durum birçok farklı faktöre bağlı olarak gelişebilir. Örneğin larenjit ses tellerinin aşırı kullanılması veya tahriş edici maddelere maruz kalma ses kısıklığını tetikleyebilir. Ayrıca viral enfeksiyonlar ve alerjiler de bu sorunun ortaya çıkmasına neden olabilir. Hipotiroidizm gibi sistemik hastalıklar da ses kısıklığına yol açabilir. Bu nedenle ses kısıklığının tedavisi altta yatan nedene göre belirlenir ve genellikle sesi dinlendirmek ilk adımdır. Ancak uzun süreli ve inatçı ses kısıklığı daha ciddi sağlık problemlerinin işareti olabilir.
Ses kısıklığının nedenleri nelerdir?
Ses kısıklığı sıklıkla baş ve boyun bölgesinde gelişen bazı kanser türlerinin erken bir belirtisi olabilir. En sık rastlanan kanser türleri ve ses kısıklığıyla bağlantıları şöyledir:
- Laringeal Kanser: Ses kutusunda başlayan bu kanser türü ses tellerini doğrudan etkiler. Bu durum ses kalitesinde ciddi değişikliklere neden olur. Ses kısıklığı bu kanser türünün tipik bir belirtisidir ve eğer kalıcı ise diğer semptomlarla birlikte değerlendirilmelidir.
- Boğaz Kanseri (Farenks Kanseri): Farenks veya larenks bölgesinde gelişen tümörler ses tellerini etkileyebilir. Bu kanser türü ses değişikliklerine neden olabilir ve genellikle şu özellikler gösterir:
İnsan papilloma virüsü (HPV) enfeksiyonu ile ilişkilidir. Ses değişikliklerine neden olan tümörler farenksi veya larenksi içerebilir.
- Tiroit Kanseri: İlerlemiş tiroit kanseri tekrarlayan larengeal siniri etkileyebilir. Bu durum özellikle diğer yaygın nedenlerle ilişkilendirilemeyen ses kısıklığına yol açar.
- Metastatik Kanser: Vücudun diğer bölgelerinde başlayıp larenkse veya ses üretim yapısına yayılan kanserler de ses kısıklığına neden olabilir. Bu tip kanserler arasında meme böbrek veya melanom gibi türler bulunur.
Sigara içmek ses kısıklığına nasıl yol açar?
Sigara içmek ses kısıklığını tetikleyen birçok zararlı etkiye sahiptir. İlk olarak sigara dumanı larinksi ve ses tellerini sürekli olarak tahriş eder. Bu tahriş larenjite yol açabilir bu da ses tellerinde kalınlaşmaya ve kalıcı ses kısıklığına neden olur. İkinci olarak sigara dumanındaki kimyasallar özellikle nikotin ve katran ses tellerinin hassas dokularına zarar verir. Bu maddeler doku hasarına ve yapısal değişikliklere neden olan oksidatif stres ve pro-enflamatuvar sitokinlerin salınımını artırır.
- Enflamasyon ve Tahriş: Sigara dumanı larinks ve ses tellerinde sürekli tahrişe neden olur. Bu durum larenjit gibi kronik iltihaplanmalara yol açabilir.
- Ses Teli Dokusunda Hasar: Sigaranın içindeki toksik maddeler ses tellerinin dokusuna zarar verir. Nikotin ve katran oksidatif stres ve sitokin salınımını tetikleyerek ses tellerinde kalıcı değişikliklere neden olur.
- Artan Mukus Üretimi: Sigara içmek solunum yolunda mukus üretimini artırır. Aşırı mukus ses tellerini kaplayarak sesin boğuk veya değişik çıkmasına neden olur.
- Zayıflamış Bağışıklık Fonksiyonu: Sigara bağışıklık sistemini zayıflatır. Bu durum ses tellerini enfeksiyonlara daha duyarlı hale getirir ve ses kısıklığını kötüleştirebilir.
- Nörolojik Etkiler: Kronik sigara içmek seslendirmede yer alan kasları kontrol eden sinirleri etkileyebilir. Bu da ses tellerinin işlev bozukluğuna ve ses kısıklığına yol açabilir.
Asit reflüsü ses kısıklığına neden olabilir mi?
Asit reflüsü ses kısıklığına yol açabilen bir sağlık sorunudur. Gastroözofageal reflü hastalığı olarak da bilinen bu durum mide asidinin yemek borusuna geri kaçması ve ses tellerine zarar vermesi ile karakterizedir. Alt özofagus sfinkterinin düzgün kapanmaması sonucunda mide asidinin yemek borusuna ve boğaza geri akması gerçekleşir. Bu süreç ses tellerinde tahriş ve iltihaplanma yaratır. Özellikle ses tellerinin sürekli asit maruziyeti ses kısıklığını tetikler ve bu durum genellikle larenjit olarak tanımlanır.
Ses Telleri Üzerindeki Etkileri:
- Ses tellerinin tahriş olması
- İltihaplanma ve şişme
- Kronik ses kısıklığı ve boğukluk
İlgili Semptomlar:
- Kronik öksürük
- Sık sık boğaz temizleme ihtiyacı
Asit reflüsünün sürekli ve uzun süreli olması daha ciddi komplikasyonlara yol açabilir. Örneğin Barrett özofagusu gibi durumlar gelişebilir ve bu yemek borusu astarının değişimine neden olarak kanserli büyümelere daha yatkın hale gelir. Bu nedenle soğuk algınlığı gibi geçici nedenler olmadığında ses kısıklığı birkaç hafta sürerse tıbbi değerlendirme gerekir.
Ses kısıklığı larenjit ile nasıl ilişkilidir?
Ses kısıklığı ve larenjit arasındaki ilişki sağlık alanında sıkça incelenir. Larenjit gırtlak bölgesinin viral enfeksiyonlar sonucunda iltihaplanması durumudur ve bu durum ses tellerinin doğal işlevlerini bozar. Ses telleri üzerindeki şişlik sesin normalde titreşememesine neden olur. Bu sesin boğuk veya hırıltılı çıkmasına yol açar. Larenjitin neden olduğu ses kısıklığı genellikle belirli birkaç faktörden kaynaklanır:
- Viral enfeksiyonlar
- Aşırı ses kullanımı
- Dış etkenlere maruz kalma
Ses kısıklığının larenjit ile bu kadar yakın ilişkili olması tedavinin de öncelikle iltihap kontrolüne yönelik olmasını gerektirir. Ses tellerinin dinlendirilmesi ve yeterli nemlendirilmesi iyileşme sürecinde büyük önem taşır. Ayrıca tahriş edici maddelerden kaçınmak da iltihabın daha da kötüleşmesini önler.
Akut larenjit durumunda ses kısıklığı genellikle geçicidir ve uygun tedavi ile kısa sürede düzelir. Ancak kronik larenjit söz konusu olduğunda ses kısıklığı daha uzun süre devam edebilir. Kronik durumlar çeşitli faktörlere bağlı olarak gelişir:
- Sigara kullanımı
- Sürekli asit reflü maruziyeti
- Devamlı ses zorlanması
Kanserden kaynaklanan ses kısıklığına hangi tedaviler yardımcı olur?
Kanser kaynaklı ses kısıklığının tedavisinde çeşitli yöntemler kullanılır. Tedavi planı genellikle kanserin evresi ve yerleşimine göre belirlenir. Bu süreçte ses fonksiyonunun korunması ve iyileştirilmesi amaçlanır. İlk olarak cerrahi müdahaleler tümörün çıkarılmasına ve ses tellerinin onarılmasına yardımcı olabilir. Ayrıca radyasyon tedavisi özellikle erken evrelerde etkili olabilir. Bu tedavi tümörleri küçülterek ses kısıklığını hafifletir ve ses kalitesini iyileştirebilir.
Bununla birlikte kemoterapi kanserin yayılım gösterdiği durumlarda devreye girer. Bu tedavi tümör boyutunu küçülterek ses fonksiyonunu korumaya çalışır. Ancak kemoterapinin sistemik yan etkileri de göz önünde bulundurulmalıdır. Tedavi sonrası dönemde ise ses terapisi büyük önem taşır. Bu aşamada konuşma-dil patologları ses tellerini güçlendirmek ve ses kalitesini artırmak için hastalarla çalışır.
- Botulinum toksin enjeksiyonları: Spazmodik disfoni gibi durumlar için kullanılır.
- İlaç tedavisi: Asit reflü gibi sorunlar için ilaç tedavisi önerilir.
Kişisel bakım ve yaşam tarzı ayarlamaları: Sesin dinlendirilmesi ve tahriş edici maddelerden kaçınılması tavsiye edilir.
Kaynakça:
https://my.clevelandclinic.org/health/diseases/17105-hoarseness
https://medlineplus.gov/ency/article/003054.htm
1978 yılından Malatya da doğan Murat Topdağ ilk ve orta öğrenimini tamamladıktan sonra lise eğitimini İstanbul da yapmış ve üniversite eğitimini Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İngilizce bölümünde bitirmiştir. 2004 yılında Kocaeli Üniversitesi Kulak Burun Boğaz Anabilim dalında uzmanlık eğitimine başlayan Murat Topdağ 2017 yılına kadar burada çeşitli görevlerde bulunarak eğitim ve akademik hayatına devam etmiştir. 2017-2022 yılları arasında Acıbadem Altunizade hastanesinde çalışan Prof.Dr. Murat Topdağ evli ve 2 çocuk babası olup 2022 yılından itibaren kendi kliniğinde hastalarına hizmet vermeye devam etmektedir.