Nazofarenks posterior duvarında kalınlaşma, genellikle enfeksiyon, alerji veya tümöral süreçler sonucu gelişir. Endoskopik muayene ile değerlendirilir.
İyi huylu nedenler arasında kronik sinüzit ve lenfoid doku hipertrofisi yer alır. Ancak malignite olasılığı da göz önünde bulundurulmalıdır.
Kesin tanı için manyetik rezonans görüntüleme ve biyopsi yapılabilir. Bulgulara göre tedavi planlanır.
Erken tanı, olası tümöral süreçlerde yaşam süresini ve tedavi başarısını artırır. Uzayan burun tıkanıklığı ve kulak basıncı şikâyetleri ciddiye alınmalıdır.
Tanım | Nazofarenksin (geniz bölgesinin) arka duvarında doku kalınlaşması veya anormal bir büyüme görülmesi durumu. Enfeksiyon, inflamasyon, tümör veya lenfoid doku artışı gibi farklı nedenlere bağlı olabilir. |
Nedenleri | Enfeksiyonlar: Kronik sinüzit, viral veya bakteriyel enfeksiyonlar. Lenfoid Doku Büyümesi: Çocuklarda adenoid dokusunun büyümesi. Kronik İltihaplanma: Alerjik rinit, sigara kullanımı veya tahriş edici maddelere maruziyet. Nazofarenks Kanseri: Özellikle ileri yaş ve Asya kökenli bireylerde daha sık görülür. Reflü (Laringofaringeal Reflü – LPR): Mide asidinin geniz bölgesine ulaşarak irritasyona neden olması. |
Belirtiler | Burun Tıkanıklığı: Tek taraflı veya çift taraflı olabilir. Geniz Akıntısı: Kronik postnazal akıntı hissi. Kulak Tıkanıklığı ve İşitme Kaybı: Östaki tüpü fonksiyonunun etkilenmesi. Boğazda Takılma Hissi: Özellikle yutkunurken rahatsızlık hissi. Baş Ağrısı veya Yüz Ağrısı: Sinüslerle ilişkili olabilir. |
Tanı Yöntemleri | Nazofaringoskopi: Endoskopik muayene ile nazofarenks bölgesi incelenir. Manyetik Rezonans (MR) veya Bilgisayarlı Tomografi (BT): Kalınlaşmanın yapısını ve yayılımını belirlemek için kullanılır. Biyopsi: Kanser veya farklı patolojileri değerlendirmek için alınabilir. |
Tedavi Yöntemleri | Antibiyotik veya Antiinflamatuar Tedavi: Bakteriyel enfeksiyon veya inflamasyon kaynaklı ise. Alerji Tedavisi: Antihistaminikler veya burun spreyleri. Cerrahi Müdahale: Tümör şüphesi varsa veya adenoid büyümesi ileri seviyedeyse. Radyoterapi/Kemoterapi: Nazofarenks kanseri tespit edilirse. |
Ne Zaman Doktora Başvurulmalı? | 3 haftadan uzun süren burun tıkanıklığı, tek taraflı kulak tıkanıklığı, yutkunmada zorluk, boyunda lenf nodu büyümesi gibi belirtiler varsa mutlaka bir KBB uzmanına danışılmalıdır. |
Nazofarenks Posterior Duvarında Kalınlaşma Nedir?
Nazofarenks posterior duvarında kalınlaşma, genellikle burun arkasındaki yutak bölgesinin arka duvarında gözlenen anormal doku artışını ifade eder. Bu durum enfeksiyon, kronik inflamasyon, lenfoid doku hipertrofisi veya tümöral oluşumlar gibi çeşitli nedenlere bağlı olabilir. Semptomlar arasında burun tıkanıklığı, geniz akıntısı, işitme problemleri ve nadiren kitle hissi yer alabilir. Tanı için endoskopik muayene ve gerekirse görüntüleme ile biyopsi yapılmalıdır.
Nazofarenks Kanserinin İlk Belirtileri
Nazofarenks kanseri, başlangıç aşamalarında belirgin semptomlar göstermeyebilir. Ancak ilerleyen dönemlerde, vücut bazı sinyaller vermeye başlar. Bu belirtiler genellikle nazofarenks bölgesindeki anormalliklerle ilişkilidir.
- En yaygın görülen semptomlardan biri boynun bir tarafında lenf nodlarının şişmesiyle ortaya çıkan kitledir.
- Hastalar bazen tükürüklerinde kan fark edebilirler.
- Ayrıca burundan gelen kanlı akıntı da endişe verici bir işarettir.
- Nazofarenks kanseri olan bazı kişilerde burun tıkanıklığı yaşanabilir.
- İşitme kaybı ve sık kulak enfeksiyonları da bu kanser türünün olası belirtileri arasındadır.
- Baş ağrıları, özellikle diğer semptomlarla birlikte görüldüğünde dikkate alınmalıdır.
Bu belirtiler herhangi bir sağlık sorununun işareti olabilir. Ancak uzun süreli ve açıklanamayan bu tür değişiklikler, nazofarenks kanseri dahil olmak üzere ciddi sağlık koşullarının göstergesi olabilir. Bu nedenle, belirtiler kalıcı ve olağandışıysa, derhal tıbbi yardım almak önemlidir.
Nazofarenks Kanseri Gelişimindeki Etkenler
Nazofarenks kanseri, üst yutak bölgesinde meydana gelir ve genellikle skuamöz hücrelerin kontrolsüz çoğalmasıyla başlar. Kanserin başlangıcında genetik mutasyonlar önemli bir rol oynar. Ancak, bu mutasyonlara neyin sebep olduğu konusunda kesin bir bilgi yoktur.
Araştırmalar, bazı dış etkenlerin kanser riskini artırdığını göstermiştir. Örneğin, Epstein-Barr virüsü ile enfeksiyonun bu kanser türü ile güçlü bir bağlantısı bulunmaktadır. Ayrıca, belirli çevresel ve yaşam tarzı faktörleri de nazofarenks kanseri riskini etkileyebilir. Bunlar arasında;
- Sigara içmek
- Aşırı alkol tüketimi
- Belirli kimyasallara maruz kalma
sayılabilir. Ancak, her risk faktörüne sahip bireylerde kanser gelişmezken, risk faktörü taşımayanlarda kanser gelişebilir. Bu, kanser gelişiminde genetik yatkınlık ve bireysel sağlık durumunun da önemli olduğunu gösterir. Sonuç olarak, nazofarenks kanseri karmaşık ve çok faktörlü bir hastalıktır.
Nazofarenks Kanserinin Risk Faktörleri
Nazofarenks kanseri, üst yutak bölgesinde gelişen ve çeşitli faktörlere bağlı olarak riski artırabilen bir hastalıktır. Araştırmalar, bu kanser türünün erkeklerde kadınlardan daha fazla görüldüğünü ortaya koymuştur.
Ayrıca, coğrafi faktörler de önemli bir rol oynar; özellikle Çin, Güneydoğu Asya ve Kuzey Afrika’daki bireylerde daha yüksek oranlarda rastlanır. Amerika Birleşik Devletleri’nde Asya kökenli göçmenler ile Amerika doğumlu Asyalılar arasında da risk farklılıkları gözlemlenmiştir. İnuitler gibi Alaska’da yaşayan topluluklar da yüksek risk altındadır.
Risk faktörleri arasında şunlar bulunur:
- Yaş; en sık 30 ile 50 yaş arasında teşhis edilir.
- Tuzda terbiye edilmiş gıdalar; özellikle pişirme sırasında salınan kimyasallar riski arttırır.
- Epstein Barr Virüsü; soğuk algınlığına benzer semptomlarla kendini gösterir ve nazofarenks kanseriyle bağlantılıdır.
- Aile öyküsü; kansere yakalanmış bir aile üyesi riski artırabilir.
Bu faktörler, bireylerin risk profilini belirlemede kritik öneme sahiptir. Bu nedenle, risk altında olan kişilerin düzenli sağlık kontrolleri yaptırmaları ve belirtilere karşı dikkatli olmaları önerilir.
Nazofarenks Kanseriyle Mücadelede Önleyici Stratejiler
Nazofarenks kanseri, özellikle belirli coğrafi bölgelerde ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Bu kanser türüne karşı alınabilecek önlemler, genel olarak yaşam tarzı değişiklikleri ve belirli alışkanlıklardan kaçınmayı içerir.
İlk olarak, tuzda terbiye edilmiş gıdaların tüketimini azaltmak ya da bu tür gıdalardan tamamen uzak durmak önem taşır. Bu gıdalar, kanser riskini artırabilecek faktörler arasında yer alır. Ayrıca, sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek, genel kanser riskini azaltmada kritik bir rol oynar.
- Sigara içmekten ve aşırı alkol tüketiminden kaçınmak
- Dengeli ve sağlıklı beslenme alışkanlıkları geliştirmek
- Düzenli fiziksel aktivitelerde bulunmak
Bu önlemler, nazofarenks kanseri riskini azaltmaya yardımcı olabilir. Özellikle risk altındaki bireyler için, düzenli tarama testlerinin önemi büyüktür. Epstein-Barr virüsü tespiti, nazofarenks kanseri riskini değerlendirmede kullanılan önemli bir yöntemdir.
Bu testler, özellikle hastalığın daha yaygın olduğu bölgelerdeki bireyler için önerilir. Sonuç olarak, belirli önlemler alarak ve düzenli sağlık kontrolünden geçerek nazofarenks kanseri riskini azaltmak mümkündür.
Nazofarenks Kanseri Tanı Yöntemleri
Nazofarenks kanseri, yani üst yutak kanseri tanısında kullanılan yöntemler birkaç basamaktan oluşur. İlk olarak, hekim hastanın genel durumunu değerlendirmek amacıyla fiziksel bir muayene gerçekleştirir. Bu süreçte, lenf düğümlerindeki anormal şişkinlikler dikkatle incelenir. Ardından, daha detaylı bir inceleme için nazofarenks bölgesine odaklanılır:
Nazofarenks muayenesi: Doktor, nazofarenksin iç yapısını ve varsa anormallikleri gözlemlemek için burun endoskopisini önerir. Bu işlem sırasında, ucunda kamera bulunan ince ve esnek bir boru, nazofarenkse ulaşmak üzere hastanın burnundan ya da boğazından ilerletilir. Bu inceleme, lokal anestezi altında yapılabilir, böylece hasta rahat bir şekilde işlemi tamamlayabilir.
Biyopsi: Şüpheli dokuların incelenmesi gerektiğinde, doktor biyopsi adı verilen bir test ile kanser hücrelerinin varlığını kontrol eder. Bu işlem için, endoskopi kullanılarak nazofarenksten doku örnekleri alınır.
Bu adımlar, nazofarenks kanseri tanısının konulmasında kritik öneme sahiptir. Tanı süreci, hastanın durumuna uygun en etkili tedavi yöntemlerinin belirlenmesini sağlar. Dolayısıyla, erken teşhis hayati önem taşır.
Nazofarenks Kanserinin Yayılımı ve Evre Belirleme Yöntemleri
Nazofarenks kanseri, teşhis edildikten sonra doktorlar hastalığın yayılımını ve evresini saptamak için çeşitli yöntemlere başvurur. Bu süreçte, görüntüleme testleri kritik bir rol oynar. İlk olarak, doktorlar kanserin boyutunu ve vücuttaki yayılımını değerlendirmek için aşağıdaki testleri kullanabilirler:
- Bilgisayarlı Tomografi (BT)
- Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG)
- Pozitron Emisyon Tomografisi (PET)
- Röntgen
Bu testler, kanserin sadece nazofarenks bölgesinde mi yoksa diğer organlara da mı yayıldığını belirlemeye yardımcı olur. Kanserin evresi, hastalığın tedavi yöntemini ve hasta için olası sonuçları doğrudan etkiler. Evre I, kanserin sınırlı ve lokalize olduğunu gösterirken, evre IV, kanserin boyun lenf bezlerine veya vücudun daha uzak bölgelerine yayıldığını işaret eder.
Dolayısıyla, bu evreleme süreci, hastanın tedavi planının belirlenmesinde ve prognozunun değerlendirilmesinde hayati öneme sahiptir. Özetle, nazofarenks kanserinin yayılımı ve evresi, hasta için en uygun tedavi stratejisinin seçilmesinde temel bir faktördür.
Nazofarenks Kanseri İçin Tedavi Yöntemleri
Nazofarenks kanseri, üst yutak bölgesinde gelişen bir kanser türüdür ve tedavisi birden fazla yöntemi içerebilir. Hastaların durumu, kanserin evresi ve genel sağlık durumlarına bağlı olarak tedavi planları kişiselleştirilir. Tedavi sürecinde, doktor ve hasta işbirliği içinde en uygun tedavi yöntemini belirlerler.
- Radyasyon Terapisi: Kanser hücrelerini hedef almak için yüksek enerjili ışınlar kullanılır. Bu tedavi, genellikle eksternal beam radyoterapi (EBRT) şeklinde uygulanır. Radyoterapi, nazofarenks kanseri tedavisinde sıklıkla başvurulan bir yöntemdir. Yan etkiler arasında deri kızarıklığı, işitme kaybı ve ağız kuruluğu bulunur. Radyoterapi bazen tek başına yeterli olabilirken, diğer durumlarda kemoterapi ile kombin edilebilir.
- Kemoterapi: Kanser hücrelerini öldürmek amacıyla kimyasal ilaçlar kullanılır. Bu ilaçlar ağız yoluyla alınabilir veya damar yoluyla verilebilir. Kemoterapi, radyoterapiyle birlikte uygulandığında tedavinin etkinliğini artırabilir. Ancak kemoterapinin yan etkileri, radyoterapinin yan etkileri ile birleştiğinde, hastalar için tolere edilmesi zor olabilir. Kemoterapi, radyoterapiden önce, sırasında veya sonrasında verilebilir.
- Cerrahi Müdahale: Nazofarenks kanseri tedavisinde sık başvurulan bir yöntem olmamakla birlikte, bazı özel durumlarda uygulanabilir. Cerrahi, özellikle boyundaki kanserli lenf düğümlerini çıkarmak veya nazofarenksten tümörü almak için kullanılabilir.
Tedavi sürecinde, doktor ve hasta, tedavi hedeflerine, kanserin evresine, genel sağlık durumuna ve olası yan etkilere dayalı bir plan geliştirirler. Bu süreçte, tedavi yöntemlerinin birleştirilmesi sıklıkla tercih edilir.
Her tedavi yönteminin potansiyel yan etkileri vardır ve bu yan etkiler, hastanın tedavi planını ve yaşam kalitesini doğrudan etkileyebilir. Bu nedenle, doktorlar ve hastalar tedavi sürecini yakından takip eder ve gerekli durumlarda planlarda değişiklik yaparlar. Nazofarenks kanseri tedavisi, hastanın durumuna göre özelleştirilmiş ve çok yönlü bir yaklaşım gerektirir.
Sıkça Sorulan Sorular
Nazofarenks kanserinin Epstein-Barr Virüsü (EBV) ile olan ilişkisi nedir ve EBV’nin kansere yol açma mekanizması nasıldır?
Bu proteinler hücre büyüme ve çoğalmasını kontrol eden mekanizmaları bozabilir, hücre ölümünü (apoptoz) engelleyebilir, genomik istikrarsızlık yaratabilir ve bağışıklık sisteminden kaçarak kanser gelişimine katkıda bulunabilir. Özellikle LMP1 proteini, hücrelerin kontrolsüz çoğalmasını tetikleyerek kanserleşmede önemli rol oynar.
Nazofarenks kanseri tedavisinden sonra hastaların karşılaşabileceği uzun vadeli yan etkiler nelerdir ve bu yan etkiler nasıl yönetilir?
Yönetiminde ise:
– Yapay tükürük ve tükürük uyarıcıları
– İşitme cihazları
– Düzenli diş bakımı
– Fizik tedavi
– Tiroid hormon replasmanı gibi destekleyici tedaviler uygulanabilir.
Nazofarenks kanseri tedavisinin doğurganlık ve cinsel sağlık üzerinde etkileri var mıdır?
Baş-boyun bölgesine radyoterapi doğrudan üreme organlarını etkilemese de, kemoterapinin sistemik etkileri ve sürecin yarattığı psikolojik baskı cinsel istekte azalma ve işlev bozukluklarına yol açabilir. Tedavi öncesi doğurganlığı koruma seçenekleri (sperm veya yumurta dondurma) ve cinsel sağlık konularının doktorla görüşülmesi önemlidir.
Nazofarenks kanserinin farklı alt tipleri var mıdır ve bu alt tiplerin tedavi yaklaşımları ve prognozları farklılık gösterir mi?
– **Tip 1:** Keratinize skuamöz hücreli karsinom
– **Tip 2:** Keratinleşmemiş diferansiye karsinom
– **Tip 3:** Keratinleşmemiş indiferansiye karsinom
Tip 1, EBV ile daha az ilişkilidir ve prognozu genellikle daha kötüdür. Tip 2 ve özellikle Tip 3, EBV ile güçlü bir bağlantı gösterir ve genellikle radyoterapiye daha duyarlıdır; prognozları Tip 1’e göre daha iyidir. Tedavi yaklaşımları genel olarak benzerdir (radyoterapi ve/veya kemoterapi), ancak alt tip risk değerlendirmesini ve tedavi yoğunluğunu etkileyebilir.
Nazofarenks kanseri tanısı alan hastalar ve yakınları için psikolojik destek ve başa çıkma yöntemleri nelerdir?
– Onkoloji alanında uzman psikolog veya psikiyatristle bireysel danışmanlık
– Destek grupları
– Mindfulness ve stres yönetimi teknikleri
gibi yöntemlerle sağlanabilir. Başa çıkmak için hastalık ve tedavi hakkında güvenilir bilgi edinmek, duyguları açıkça paylaşmak, gerçekçi hedefler koymak, sosyal destekten yararlanmak ve sağlıklı yaşam tarzı sürdürmek önemlidir. Profesyonel yardım, yaşam kalitesini artırmada ve tedaviye uyumda çok etkilidir.
Kaynakça:
https://www.nhs.uk/conditions/nasopharyngeal-cancer/
https://my.clevelandclinic.org/health/diseases/21661-nasopharyngeal-cancer

KBB ( Kulak Burun Boğaz) Doktoru Prof. Dr. Murat Topdağ, 1978 yılında Malatya’da doğmuştur. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İngilizce Bölümü’nden mezun olduktan sonra, 2004-2009 yılları arasında Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı’nda uzmanlık eğitimini tamamlamıştır. 2017’de Acıbadem Altunizade Hastanesi’nde görev yapmaya başlamıştır.. 2022 yılından itibaren İstanbul Kadıköy’de bulunan kendi kliniği MD ENT İstanbul’da da hastalarına hizmet vermektedir.
Vakalar
İki taraflı frontal sinüs kaynaklı inverted papillom
Hastalıklar
Bilateral Tonsil Lenfoma Ameliyatı
Hastalıklar
Anadolu Yakası, İstanbul'daki Konumumuz