Tükürük bezi kanseri, vücutta bulunan tükürük bezlerinden kaynaklanan bir kanser türüdür. Genellikle sessiz ve sinsi ilerleyebilir. Ancak malign, yani kötü huylu tümörlerin özellikleri göz önünde bulundurulduğunda, bu kanser türünün de yayılma potansiyeline sahip olduğunu söylemek mümkündür.
Malign tümörler, hızlı büyüme eğiliminde olup çevre dokulara invazyon gösterebilirler. Ayrıca bölgesel lenf bezleri ve uzak organlara metastaz yapabilirler. Bu durum, tükürük bezi kanserinin vücudun diğer bölümlerine sıçrayarak ilerleyebileceğini gösterir. Dolayısıyla erken teşhis ve tedavi, hastalığın kontrol altına alınması için hayati önem taşır.
Tükürük Bezi Tümörlerinin Tehlike Derecesi
Tükürük bezi tümörleri, çoğunlukla iyi huylu karakterdedir. Bu tür tümörler, vücudun diğer bölgelerine yayılma eğilimi göstermez. Özellikle parotis bezinde görülen tümörler, sıklıkla iyi huylu olup, agresif bir seyir izlemezler. Bununla birlikte, her ne kadar nadiren de olsa, iyi huylu tümörlerin zamanla maligniteye dönüşme riski bulunmaktadır. Bu evrilmeye karşı dikkatli olunmalıdır.
- Hastalığın erken teşhisi,
- Uygun tedavi yöntemlerinin belirlenmesi,
Malign türdeki tükürük bezi kanserleri için erken teşhis, tedavi başarısını önemli ölçüde artırır. Erken dönemde fark edilen belirtiler:
- Kulak ön bölgesinde şişlik,
- Çene altında hissedilen kitleler,
- Yutma güçlüğü,
- Yüzde hissizlik veya uyuşma,
Bu belirtiler, tükürük bezi tümörlerinin varlığına işaret edebilir. Dolayısıyla bu tür şikayetlerle karşılaşıldığında vakit kaybetmeden uzman bir doktora başvurmak, hastalığın seyrini olumlu yönde etkileyebilir. Bu yaklaşım, iyi huylu tümörlerin kontrol altında tutulmasını ve maligniteye dönüşüm riskinin minimize edilmesini sağlar.
Tükürük Bezi Kanserinin Erken Teşhisi Mümkün müdür?
Tükürük bezi kanseri, erken aşamada fark edildiğinde tedavi şansı yüksek olan bir hastalıktır. Hastalar, genellikle kulak önünde veya çene altı gibi bölgelerde anormal şişlikler hissettiklerinde doktora başvururlar.
Bu belirtiler, hekimin ilk muayene esnasında tükürük bezi tümöründen şüphelenmesine yol açar. Şüphe üzerine, hekim hastayı detaylı bir radyolojik görüntüleme sürecine yönlendirir. Bu süreç genellikle:
- Ultrason,
- MR (manyetik rezonans),
- BT (bilgisayarlı tomografi)
Bu adımlar, tümörün varlığını ve büyüklüğünü belirlemede kritik öneme sahiptir. Eğer görüntüleme yöntemleriyle tespit edilen kitle üzerinde daha fazla bilgiye ihtiyaç duyulursa, iğne biyopsisi yapılabilir. Bu işlem, kitleden hücre veya doku örneği alınmasını sağlar. Böylece, kesin teşhis konulur ve en uygun tedavi yöntemi belirlenebilir.
Erken teşhis, hastalığın başarılı bir şekilde tedavi edilmesini sağlar ve yayılma riskini azaltır. Dolayısıyla, ilk belirtiler fark edildiğinde hemen hekime başvurmak büyük önem taşır.
İyi Huylu Tükürük Bezi Tümörlerinin Anlamı
Tükürük bezi kaynaklı iyi huylu tümörler, vücuttaki tükürük bezlerinde gelişen ve genellikle yavaş büyüyen kitlelerdir. Bu tümörler, malign yani kötü huylu olmayan yapısıyla dikkat çeker.
Hastalığın teşhisi için muayene, radyolojik tetkikler ve özellikle ince iğne biyopsisi gibi yöntemler büyük önem taşır. İnce iğne biyopsisi, tümörün iyi ya da kötü huylu olup olmadığının belirlenmesinde kritik bir adımdır. Tedavi süreci, bu ayrım üzerine kurulur.
- En yaygın görülen iyi huylu tükürük bezi tümörleri arasında mikst tümör ve pleomorfik adenom bulunur.
- Bu tür tümörler genellikle 30-60 yaş arası bireylerde ve daha sık kadınlarda ortaya çıkar.
- Cerrahi tedavi, iyi huylu tükürük bezi tümörleri için standart yaklaşımdır. Ameliyat sırasında, etkilenen tükürük bezi tamamen çıkarılır.
- Özellikle iyi huylu parotis tümörlerinde, derin lob etkilenmemişse, yalnızca yüzeyel lobun çıkarılması yeterli olabilir.
Bu bilgiler ışığında, iyi huylu tükürük bezi tümörleri genellikle kontrol altına alınabilir ve tedavi edilebilir durumdadır. Ancak, doğru tedavi planının belirlenmesi için kesin teşhis büyük önem taşır.
Kötü Huylu Tükürük Bezi Tümörlerinin Anlamı ve Özellikleri
Tükürük bezi kanseri, vücuttaki tükürük bezlerinden kaynaklanır ve bazen agresif bir hal alabilir. Bu durumda malign, yani kötü huylu tümörler söz konusudur. Kötü huylu tümörler, tümörün yayılma hızı ve yapısal değişiklik derecesine göre farklılık gösterir.
Özellikle yüksek dereceli tümörler, saldırgan davranış sergileyip çevre dokulara ve boyun lenf bezlerine yayılma eğilimindedir. Uzak metastaz riski de bu tümörlerde daha yüksektir. Tedavi yöntemleri arasında;
- Cerrahi, tümörün tamamen çıkarılmasını amaçlar.
- Radyoterapi, özellikle büyük ve yayılma riski yüksek tümörlerde tercih edilir.
- Kemoterapi, cerrahiye uygun olmayan veya ileri derecede yayılmış tümörlerde kullanılır.
Malign tümörlerin tedavisinde, öncelikle tümörün çevresindeki sağlıklı dokuyu da içerecek şekilde geniş bir çıkarma işlemi gerekir. Boyun lenf bezlerine metastaz yapma riski taşıyan durumlarda, lenf bezlerinin de çıkarılması önerilir. İleri vakalarda ise kemoterapi gibi ilaç tedavileri devreye girer. Bu süreç, hastalığın yayılımını kontrol altına almayı ve sağ kalım süresini uzatmayı hedefler.
Kaynakça:
https://www.cancer.gov/types/head-and-neck/patient/adult/salivary-gland-treatment-pdq
https://www.mayoclinic.org/diseases-conditions/salivary-gland-cancer/symptoms-causes/syc-20354151
Vakalar
İki taraflı frontal sinüs kaynaklı inverted papillom
Hastalıklar
Bilateral Tonsil Lenfoma Ameliyatı
Hastalıklar
Anadolu Yakası, İstanbul'daki Konumumuz