Ağız ve Gırtlak Kanseri ile HPV İlişkisi

Agiz Ve Girtlak Kanseri Ile HPV Iliskisi

Ağız ve gırtlak kanserleri, son yıllarda artan bir sağlık problemi haline gelmiştir. Araştırmalar, bu kanser türlerinin bir kısmının İnsan Papilloma Virüsü (HPV) ile ilişkili olduğunu göstermektedir.

Özellikle HPV tip 16, bu kanser vakalarında en sık rastlanan virüs tipidir. Diğer yandan, HPV’nin 18, 31, 33 gibi diğer tipleri de bu kanserlerde bulunabilmektedir.

Dolayısıyla, ağız ve gırtlak kanserlerinin tanı ve tedavisinde HPV’nin rolü önemli bir araştırma konusudur. Bu bağlamda, HPV’nin kanserle ilişkisi detaylı bir şekilde incelenmelidir.

HPV ve Baş Boyun Kanserleri Arasındaki İlişki

Baş ve boyun bölgesindeki yassı hücreli kanserler, küresel sağlık sorunlarının önemli bir kısmını oluşturur. Bu kanserler genellikle ağız, burun ve gırtlak gibi bölgelerde ortaya çıkar.

Toplam kanser vakalarının yüzde üç ila dört arasında bir oranını temsil ederken, tüm kanser türleri içinde altıncı en sık rastlanan türdür. Bilim insanı Syrjanen’in 1983 yılında yaptığı çalışma, bu alandaki araştırmalar için dönüm noktası olmuştur.

Çalışma, bu kanserlerde HPV ilişkili proteinin varlığını ortaya koymuştur. Bu bulgu, HPV’nin baş ve boyun kanserlerindeki rolünü daha detaylı araştırılmasının kapılarını aralamıştır. Özellikle tütün ve alkol kullanımı, bu kanser türlerinin ana risk faktörleri arasında yer alır.

Risk faktörleri:

  • Tütün kullanımı
  • Alkol kullanımı
  • HPV enfeksiyonu

HPV enfeksiyonu suphesi ile doktor kontrolune giden kadin

Bu bağlamda, HPV enfeksiyonunun, özellikle HPV tip 16’nın, baş ve boyun kanserlerindeki etkisinin derinlemesine incelenmesi gerekmektedir. Bu tür kanserlerin erken tanı ve tedavisinde HPV’nin varlığı önemli bir gösterge olabilir. Bu nedenle, bu kanser türlerinin önlenmesi ve tedavisi konusunda HPV’ye karşı alınabilecek önlemler büyük önem taşır.

HPV ve Ağız-Gırtlak Kanserleri: Epidemiyolojik Değişimler ve Risk Faktörleri

Son yıllarda, baş ve boyun kanserleri içinde HPV’nin rolü dikkat çekici şekilde öne çıkmıştır. Araştırmalar, özellikle HPV tip 16’nın ağız ve gırtlak kanserlerindeki baskın etkisini vurgulamaktadır. Diğer HPV tipleri de bu kanserlerde etkili olabilmektedir:

  • HPV tip 18, 31, 33, 35, 45, 51, 52, 56, 58, 59, ve 68.

Batı toplumlarında, tütün ve alkol tüketiminin azalmasıyla birlikte, HPV ilişkili baş ve boyun kanserlerinin görülme sıklığı artmıştır. Bu kanserlerin epidemiyolojisi son 40 yıl içinde önemli değişiklikler göstermiştir.

HPV ile ilişkili ağız kanserleri, her yıl %0.8 oranında artış göstermektedir. Bu kanserler genellikle 40-60 yaş aralığında teşhis edilmektedir ve erkeklerde daha sık rastlanmaktadır.

Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan araştırmalar, 2030 yılına kadar ağız ve gırtlak kanseri vakalarının rahim ağzı kanserinin üç katına çıkacağını öngörmektedir. Bu durum, HPV ile ilişkili orofarengeal kanserlerin, tütün ve alkol bağımlı kanserlerden daha sık görülmeye başladığını göstermektedir.

Bu kanserler, genellikle 3 ile 5 yaş daha genç popülasyonda ve sıklıkla Tip 16 pozitif olan erkeklerde görülmektedir. Özellikle erkekler, bu kanser türü için daha yüksek bir risk altındadır.

HPV Bağlantılı Ağız ve Gırtlak Kanserlerinin Artışında Rol Oynayan Faktörler

İnsan Papilloma Virüsü (HPV), baş ve boyun bölgesinde yassı hücreli kanserlerin gelişiminde etkilidir. Özellikle cinsel yolla bulaşan HPV tip 16, bu kanserlerle güçlü bir ilişki içindedir.

Son dönemlerde yapılan çalışmalar, cinsel davranışlardaki değişimlerin HPV ile ilişkili kanser vakalarının sayısını etkilediğini göstermektedir. Artan oral seks pratikleri ve cinsel partner sayısındaki artış risk faktörlerini oluşturmaktadır. Araştırmalar göstermiştir ki:

  • Yaşam boyu altıdan fazla cinsel partnere sahip olmak
  • Dörtten fazla partner ile oral seks yapmış olmak

Orofarengeal kanser sıklığını belirgin şekilde arttırır. Tonsil kanseri riski de benzer şekilde yüksektir, özellikle erkeklerde erken yaşta oral seks yapmanın bademcik kanseri riskini arttırdığı belirlenmiştir.

Diğer yandan, HPV ile ilişkili orofarengeal kanserlerin genel olarak daha iyi bir seyir gösterdiği bilinmektedir. Ancak, HPV Tip 16 enfeksiyonunun her vakada kansere yol açmamasının nedenleri hala aktif olarak araştırılmaktadır. Bu durum, enfeksiyonun seyrini ve kanser gelişimini anlamak adına önemli bir araştırma alanıdır.

Ağız ve Gırtlak Kanserinde Oral HPV’nin Rolü

Oral HPV enfeksiyonları, ağız ve gırtlak kanserlerinin gelişiminde önemli bir faktördür. Erkek bireylerde bu virüsün varlığı kadınlara göre daha yüksek oranlarda görülmektedir.

Araştırmalar, cinsel partner sayısının artmasıyla oral HPV enfeksiyon riskinin de arttığını göstermektedir. Ancak, dudak dudağa öpüşmenin enfeksiyon üzerindeki etkisi konusunda kesin bir kanıt bulunmamaktadır.

Tütün ürünleri kullanımı, oral HPV enfeksiyon riskini artıran bir diğer etkendir. Kanser öncülü ağız lezyonları olan bireylerde, oral HPV enfeksiyonunun görülme sıklığı, sağlıklı bireylere göre üç kat daha fazladır. Bu bulgular ışığında:

  • Erkeklerde enfeksiyon oranı %10, kadınlarda ise %3,6’dır.
  • Cinsel partner sayısındaki artış, enfeksiyon riskini yükseltir.
  • Tütün kullanımı enfeksiyon riskini artırır.
  • Kanser öncesi lezyonlar enfeksiyon riskini üç kat artırır.

HPV Kaynaklı Ağız ve Gırtlak Kanserlerinden Korunma Yöntemleri

Ağız ve gırtlak kanserlerinin önlenmesi konusunda, KBB uzmanları düzenli muayenelerin büyük önem taşıdığını vurgulamaktadır.

Altı ayda bir, ideal olarak ise yılda bir kez yapılacak kontroller erken tanı için kritik bir adımdır. Bunun yanı sıra, ağız ve diş sağlığının korunması da hastalıktan korunmada önemli bir faktördür.

Modern yaşam tarzı içerisinde bazı risk faktörlerinin tamamen ortadan kaldırılması güç olsa da bilinçli davranışlarla risk minimize edilebilir. Özellikle HPV ile ilişkilendirilen kanser türlerine karşı aşılama, önemli bir koruma yöntemi olarak öne çıkmaktadır.

  • Düzenli KBB muayeneleri
  • Ağız ve diş sağlığının korunması
  • Risk faktörlerine karşı bilinçli davranışlar
  • HPV aşısı

Aşılanmanın, özellikle HPV tip 16 ve diğer yaygın tiplere karşı koruma sağladığına dair kanıtlar artmaktadır. Bu nedenle, uzmanlar HPV aşısının, özellikle risk altındaki bireyler için önemli bir korunma yöntemi olduğunu belirtmektedir.

Kapsamlı bir koruma stratejisi, erken tanı ve düzenli kontrollerle birleştirildiğinde, HPV kaynaklı ağız ve gırtlak kanserlerine karşı etkili bir mücadele yöntemi sunmaktadır.

Ağız Ve Gırtlak Kanserlerindeki Beklenti Ve Hastalık Seyri

Baş ve boyun bölgesindeki yassı hücreli kanserlerin ileri evrelerde tespit edilmesi, tedavi süreçlerini zorlaştırmaktadır. Bu kanserlerin hücre yapıları genellikle agresif özellikler taşır. Ancak HPV ile ilişkili kanser türleri, diğer kanser türlerine göre tedaviye daha olumlu yanıt vermektedir.

HPV pozitif hastaların üç yıllık hayatta kalma oranı önemli ölçüde yüksektir. Lokal nüks riski ise HPV negatif vakalara göre daha düşüktür. Bu durum, HPV’nin hastalık üzerindeki etkisini gözler önüne sermektedir.

Hastalığın seyri üzerinde belirleyici olan faktörler şunlardır:

  • HPV durumu,
  • Sigara kullanımı,
  • Lenf nodu tutulumu.

Bu üç faktör, hastalığın gidişatı ve tedaviye yanıtı üzerinde etkili olmaktadır. Özellikle HPV ile ilişkili orofarengeal kanserlerde, sigara kullanımı hastalığın ilerlemesinde kritik bir rol oynamaktadır. Dolayısıyla, tedavi stratejileri bu faktörler ışığında şekillendirilmelidir.

Sıkça Sorulan Sorular

Sikca Sorulan Sorular

Ağızda HPV kanser yapar mı?

Bilim insanları oral HPV’nin baş ve boyun kanserleriyle ilişkili olabileceğini belirtmektedir. Vücut genellikle bu virüsle mücadele eder ve enfekte olan herkes kanser olmaz. Yine de baş ve boyun kanserlerinin artmasında oral HPV’nin rol oynayabileceği düşünülmektedir. Dolayısıyla ağızda HPV’nin kansere yol açabileceği söylenebilir ancak her enfeksiyon kanserle sonuçlanmaz.

Ağızda HPV olduğu nasıl anlaşılır?

Ağızdan HPV enfeksiyonunun belirtileri genellikle gözlemlenmez ve bu durum teşhis için özel bir testle de doğrulanamaz. Dolayısıyla bu enfeksiyonun varlığından şüpheleniliyorsa kişi belirli semptomlar yaşamıyorsa bile bir sağlık hizmeti sağlayıcısına danışmalıdır. Eğer birey belirgin bir semptom fark ederse bu durum doğrudan kanser olduğu anlamına gelmez.

Bu semptomlar genel bir endişe kaynağı olabilir ve sağlık profesyoneli tarafından değerlendirilmesi gereklidir. Sağlık hizmeti sağlayıcısı ağız ve boğaz bölgesini dikkatle inceleyerek fiziksel bir muayene gerçekleştirebilir. Buna ek olarak sağlık uzmanı tıbbi geçmiş hakkında bilgi toplayarak semptomların süresi ve şiddeti hakkında sorular sorabilir. Şüpheli durumlarda doktor daha ileri tetkikler önererek şüpheli tümör varlığı için biyopsi yapabilir.

HPV boğaza yerleşir mi?

HPV virüsü insan papilloma virüsü olarak bilinir ve bulaşıcıdır. Bu virüs oral seks veya öpüşme gibi yollarla orofarinkse taşınabilir. Orofarinks dilin arka kısmını ve bademcikleri içeren bir bölgedir. HPV’nin bu alanda yerleşmesi orofarinksin derin yarıklarla dolu düzensiz yüzeyinden kaynaklanır. Bu yapı virüs için uygun bir yaşam alanı oluşturur ve burada uzun süre kalabilir.

Vücut tarafından temizlenmezse virüs hücrelerde yıllarca uykuda kalma yeteneğine sahiptir. Uygun koşullar altında HPV orofarinkste kanser gelişimine yol açabilir. Dolayısıyla HPV’nin boğaza yerleşme ihtimali vardır ve bu durum sağlık için ciddi riskler taşır.

Kaynakça:

https://www.mayoclinichealthsystem.org/hometown-health/speaking-of-health/hpv-infection-and-mouth-throat-cancer

https://www.mountsinai.org/locations/head-neck-institute/cancer/oral/hpv-faqs

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir