Rinoloji, burun ve sinüs hastalıklarının tanı ve tedavisi ile ilgilenen tıp dalıdır. Bu alan, kulak burun boğaz uzmanlığının önemli bir alt branşını oluşturur.
Rinolojide en sık karşılaşılan hastalıklar arasında sinüzit, burun polipleri, septum deviasyonu ve alerjik rinit yer alır. Her hastalık için farklı tedavi protokolleri uygulanır.
Tanı sürecinde endoskopik muayene, radyolojik görüntüleme ve laboratuvar testleri kullanılır. Doğru teşhis, etkili tedavinin temelini oluşturur.
Rinoloji alanında uygulanan cerrahi işlemler arasında endoskopik sinüs cerrahisi, septoplasti ve rinoplasti bulunur. Bu yöntemler, hem fonksiyonel hem estetik faydalar sağlar.
Rinoloji Nedir?
Rinoloji, kulak burun boğaz (KBB) uzmanlık alanının bir alt dalı olup, burun ve sinüs hastalıklarının tanı ve tedavisiyle ilgilenir. Bu alan; burun tıkanıklığı, sinüzit, alerjik rinit, burun estetiği (rinoplasti), koku bozuklukları ve burun tümörleri gibi hastalıkları kapsar. Rinologlar, hem medikal hem de cerrahi yöntemlerle bu rahatsızlıkları tedavi ederler.
Rinoloji bozukluklarının nedenleri nelerdir?
Rinolojik bozuklukların nedenleri birçok faktörün etkileşimiyle karmaşık bir yapı oluşturur. Öncelikle enflamasyon ve bağışıklık sistemi düzensizlikleri rinoloji hastalıklarının temelini oluşturur. Kronik enflamasyon vücudun anormal bağışıklık tepkileriyle karakterizedir. Bağışıklık sistemi çevresel tetikleyicilere veya mikrobiyal ajanlara karşı aşırı veya yetersiz tepkiler verebilir. Ayrıca alerjik rinit gibi hastalıklar alerjenlere karşı aşırı duyarlılık sonucu ortaya çıkar ve tipik alerji belirtilerine neden olur.
Mikrobiyal Faktörler ve Disbiyoz:
- Burun mikrobiyotasının dengesizliği,
- Patojen mikroorganizmaların aşırı çoğalması,
- Yararlı mikropların azalması.
Bunlar rinolojik durumların şiddetlenmesine katkı sağlar. Özellikle kronik rinosinüzit burun ve sinüs mukozasının sürekli enflamasyon durumudur ve mikrobiyal faktörler bu durumun sürdürülmesinde etkilidir. Anatomik anomaliler de rinolojik hastalıkların gelişimine zemin hazırlar. Burun pasajları ve sinüslerdeki yapısal bozukluklar hava akışını ve mukozal drenajı engelleyerek enfeksiyon ve enflamasyona meydan verir.
Anatomik Anomaliler:
- Septum deviasyonu,
- Burun polipleri,
- Konka hipertrofisi.
Çevresel ve yaşam tarzı faktörleri de rinolojik hastalıkların tetiklenmesinde veya kötüleşmesinde rol oynar. Tütün dumanı ve endüstriyel kimyasallar gibi kirleticiler mukozal enflamasyonu artırabilir. Mevsimsel değişiklikler ve iklim koşulları da burun hastalıklarının şiddetini etkiler. Genetik yatkınlıklar bazı bireyleri kronik enflamasyon ve rinolojik bozukluklara daha yatkın hale getirir. Bu faktörler hastalıkların gelişimi ve seyri üzerinde belirleyici olabilir ve tedavi yaklaşımlarını şekillendirir.
Çevresel faktörler rinolojiyi nasıl etkiler?
Rinolojiyi etkileyen çevresel faktörler alerjik rinit ve kronik rinosinüzit vakalarının yönetiminde kritik öneme sahiptir. Hava kirliliği özellikle partikül madde nitrojen dioksit ve ozon gibi kirleticilerin yüksek olduğu bölgelerde yaşayan bireylerde rinolojik hastalıkların şiddet ve sıklığının arttığı görülmektedir. Bu kirleticiler burun mukozasında iltihaplanma başlatarak semptomların artmasına neden olur. İklim değişikliği de rinolojik durumları etkiler; çünkü polen üretimini ve yayılımını değiştirir. Bu da alerji mevsimlerinin uzamasına ve alerjenlere maruziyetin artmasına yol açar.
İç mekan hava kalitesi de önemli bir etkendir. Özellikle tütün dumanı ve ev tozu akarlarına maruz kalmak rinolojik problemleri tetikler veya mevcut durumları kötüleştirir. Mesleki faktörler de unutulmamalıdır. Örneğin şu ortamlarda çalışmak rinosinüzit riskini artırabilir:
- İnşaat alanları,
- İmalat tesisleri,
- Kimyasal maddelerle dolu laboratuvarlar.
Kentleşme ve iç mekanlarda geçirilen zamanın artması gibi faktörler insanların iç mekan alerjenleri ve kirleticilere daha fazla maruz kalmasına neden olur. Bu durum özellikle kentsel bölgelerde alerjik rinit vakalarının artışını beraberinde getirir.
Genetik rinoloji bozukluklarında nasıl bir rol oynar?
Genetik rinolojik bozuklukların anlaşılmasında ve tedavisinde kilit bir role sahiptir. Kronik Rinosinüzit (KRS) ve Alerjik Rinit (AR) gibi durumlar üzerinde yapılan genetik çalışmalar bu alanda önemli ilerlemeler kaydedilmesini sağlamıştır. Özellikle KRS’de genetik yatkınlık hastalığın şiddeti ve gelişimi üzerinde belirleyici bir faktördür. Kistik fibroz gibi spesifik genetik mutasyonlar özellikle çocuklarda KRS ile güçlü bir ilişki gösterir. Bunun yanında burun polipli KRS’nin genetik temelleri polipsiz KRS’den farklılık göstermektedir. Bu farklılıklar tedavi yöntemlerinin kişiselleştirilmesi için fırsatlar sunar. Alerjik rinitte ise;
- Aile öyküsü AR için önemli bir risk faktörü olarak bilinir.
- Bağışıklık sistemini düzenleyen genlerdeki varyasyonlar AR yatkınlığını artırabilir.
- Epigenetik değişiklikler gen ekspresyonunu çevresel faktörlerle değiştirebilir.
Ayrıca sinonasal bozukluklar genetik faktörlerle de yakından ilişkilidir. Mukosilier klirensi ve burun yapısını etkileyen genler bu bozuklukların gelişiminde rol oynar. Örneğin primer siliyer diskinezi gibi genetik rahatsızlıklar tekrarlayan sinüzite neden olabilir.
Alerjiler kronik rinoloji durumlarına yol açabilir mi?
Alerjiler kronik rinoloji hastalıklarının gelişiminde önemli bir rol oynar. Özellikle kronik rinosinüzit gibi durumlarla yakından ilişkilidir. Alerjik rinit havadaki alerjenlere karşı vücudun verdiği aşırı tepki sonucu burun mukozasında sürekli bir inflamasyon oluşturur. Bu durum sinüslerin doğal drenaj ve havalandırma işlevlerini bozar. Sonuç olarak inflamatuar süreçler tetiklenir ve şiddetlenir böylece kronik rinosinüzit için uygun bir zemin hazırlanır. Bu süreçlerin sonucunda ortaya çıkan belirtiler şunlardır:
- Sürekli burun tıkanıklığı
- Yüz ağrısı
- Koku alma kabiliyetinde azalma
İnflamatuar süreçlerin ardında özellikle nazal polipli hastalarda Tip 2 immün yanıtı ön plana çıkar. Bu yanıt aşağıdaki özellikleri taşır:
- Eozinofil seviyelerinde artış
- IgE seviyelerinin yüksek olması
Alerjik rinit ve kronik rinosinüzit arasındaki bu etkileşim hastalığın seyrini ve tedavi yöntemlerini belirlemede kritik öneme sahiptir. Alerjik duyarlılık seviyesi yüksek bireylerde hastalığın daha şiddetli formaları görülebilir.
Sıkça Sorulan Sorular
Rinoloji hangi hastalıklarla ilgilenir?
Rinoloji, genel popülasyonun %5 ila %12’sini etkileyen kronik rinosinüzit (CRS) ve bazı popülasyonlarda %27,5 prevalansa sahip alerjik rinit (AR) gibi hastalıklarla ilgilenir. Ayrıca sıklık oranları değişkenlik göstermekle birlikte nazal septum deviasyonu (NSD) da yaygındır. CRS, nazal polipli (CRSwNP) ve nazal polipsiz (CRSsNP) olarak sınıflandırılabilir; Kore’de yapılan bir çalışmada CRSwNP prevalansı %2,6, CRSsNP prevalansı ise %5,8 olarak bildirilmiştir. Bu hastalıklar, burun tıkanıklığı, yüz ağrısı ve koku alma duyusunda azalma gibi semptomlarla hastaların yaşam kalitesini önemli ölçüde etkiler.
Rinolojik bozuklukların yaygın nedenleri nelerdir?
Rinolojik bozukluklar genellikle alerjenler (polen gibi) nedeniyle tetiklenen alerjik veya tahriş edici maddeler ya da enfeksiyonlar sonucu oluşan alerjik olmayan burun iltihabı (rinit); sinüslerin iltihaplanması veya enfekte olmasıyla yüz ağrısı ve burun tıkanıklığına neden olan sinüzit; burun veya sinüslerin astarında oluşan, koku duyusunda azalma ve tıkanıklığa yol açan kanser olmayan büyümeler (nazal polipler); burun boşluğunun ayırıcı kısmının yer değiştirdiği ve nefes alma zorluğu yaratan deviye septum gibi yapısal sorunlardan kaynaklanır. Ayrıca travmaya bağlı burun kırıkları, burun boşluğunda iyi huylu veya kötü huylu tümörler ve burun pasajının daralmasıyla ortaya çıkan nazal vestibüler stenoz da bu rahatsızlıklara neden olabilir. Bu bozuklukların ortak belirtileri arasında burun tıkanıklığı, aşırı akıntı, yüz basıncı, baş ağrısı ve koku alma bozuklukları bulunur.
Bu bozuklukların teşhisinde kullanılan testler nelerdir?
Bu bozuklukların teşhisinde kullanılan testler şunlardır: Ayrıntılı hasta öyküsü ve fizik muayene, burun endoskopisi, Sinonazal Sonuç Testi (SNOT-22) ve Burun Tıkanıklığı Semptom Değerlendirme Ölçeği (NOSE) gibi hasta tarafından bildirilen sonuç ölçütleri, koku testi (Örneğin Pennsylvania Üniversitesi Koku Tanımlama Testi UPSIT), burun hava akışını değerlendiren zirve burun inspiratuar akışı (PNIF) ve rinomanometri, sinüs ve burun anatomisini detaylı görüntülemek için bilgisayarlı tomografi (BT) taramaları, alerji testleri (deri prick testi ve spesifik IgE ölçümleri), burun nitrik oksit ölçümü ve mukosiliyer temizlenme değerlendirmesi gibi özel testler.
Tedavi yöntemleri arasında cerrahi ve cerrahi olmayan seçenekler nelerdir?
Rinolojik hastalıkların tedavisinde cerrahi olmayan yöntemler arasında burun kortikosteroid spreyleri, tuzlu su irrigasyonları ve enfeksiyonlar için antibiyotikler yer alır. Örneğin bir çalışma, ağızdan alınan ve topikal kortikosteroidlerin bir kombinasyonunun, burun polipli ciddi kronik sinüziti etkili bir şekilde yönettiğini ve birçok hastanın cerrahiden kaçınmasını sağladığını göstermiştir. Alerjik olmayan rinit durumlarında, burun steroid spreyleri ve tuzlu su irrigasyonları cerrahi risklerden kaçınarak alternatif çözümler sunabilir. Cerrahi müdahaleler, cerrahi olmayan tedavilerin yetersiz kaldığı durumlarda değerlendirilir. Septoplasti gibi prosedürler, deviye septum nedeniyle oluşan burun tıkanıklığını gidererek belirtilerde ve yaşam kalitesinde anlamlı iyileşmeler sağlamaktadır. Alerjik olmayan rinit için cerrahi seçenekler arasında alt konka küçültme, vidian nörektomi, posterior nazal nörektomi ve kriyoablasyon gibi otonom sinir sistemi hedefli yaklaşımlar bulunur. Ayrıca biyolojik tedaviler, özellikle burun polipleri olan kronik sinüzit hastalarında spesifik inflamatuar yolları hedef alarak modern seçenekler olarak öne çıkmaktadır. Tedavi seçimi, spesifik rahatsızlık, semptomların şiddeti ve ilk tedavilere hasta yanıtına bağlıdır.
Kaynakça:
https://www.mayoclinic.org/departments-centers/rhinology-nose-and-sinus/overview/ovc-20426855
https://www.sciencedirect.com/topics/medicine-and-dentistry/rhinology

KBB ( Kulak Burun Boğaz) Doktoru Prof. Dr. Murat Topdağ, 1978 yılında Malatya’da doğmuştur. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi İngilizce Bölümü’nden mezun olduktan sonra, 2004-2009 yılları arasında Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Kulak Burun Boğaz Anabilim Dalı’nda uzmanlık eğitimini tamamlamıştır. 2017’de Acıbadem Altunizade Hastanesi’nde görev yapmaya başlamıştır.. 2022 yılından itibaren İstanbul Kadıköy’de bulunan kendi kliniği MD ENT İstanbul’da da hastalarına hizmet vermektedir.


Vakalar
İki taraflı frontal sinüs kaynaklı inverted papillom
Hastalıklar
Bilateral Tonsil Lenfoma Ameliyatı
Hastalıklar
Anadolu Yakası, İstanbul'daki Konumumuz